Boşanma Davasında Tazminat


TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.

KONYA

2. AİLE MAHKEMESİ 

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO      : 2010/…..

KARAR NO  : 2014/…..

DAVACI-KARŞI DAVALI  : A. O.

VEKİLLERİ                        : Av. A. Ö. - Av. F. Ö.

                         

DAVALI-KARŞI DAVACI  : E. O.

VEKİLLERİ                       :Av. Y. D. - Av. A. D.

           

DAVA                                    : Boşanma

DAVA TARİHİ                      : 28/10/2010

KARŞI DAVA                       : Boşanma

KARŞI DAVA TARİHİ        : 02/12/2010

KARAR TARİHİ                 : 19/12/2014

KARAR YAZIM TARİHİ     : 14/01/2015

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan boşanma davası ile davalı tarafından davacı aleyhine açılan karşı boşanma davasının  yapılan açık yargılaması sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı-karşı davalı vekili 28/10/2010 tarihli dava dilekçesinde özetle; tarafların görücü usulü ile 2006 yılında evlendiklerini, müşterek bir tane çocuklarının olduğunu, tarafların evliliklerinin çok güzel ve samimi duygular içinde başlayıp geliştiğini, ancak ilerleyen dönemlerde davalının tutum ve davranışlarında değişmeler olduğunu, en son davalının mektup bırakmak suretiyle evi terk ettiğini ve müvekkilinin kendisine ait telefonu evde unuttuğu 15/10/2010 günü, ''0 537 ……… " nolu telefona mesaj gönderdiğini, akabinde müvekkilinin eve geri geldiğinde bu mektubu  ve telefonundan gönderilen mesajı gördüğünü, karakola başvurduğunu, bu sırada müvekkiline ait telefondan 0537 ……. nolu telefonun arandığını, açan kişinin davalının yanında  ve iyi olduğunu beyan ettiğini, akabinde müvekkilinin karakoldan ayrıldığını, davalının tutum ve davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, bu nedenlerle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı-karşı davacı vekili 02/12/2010 tarihli cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; tarafların görücü usulü ile 2006 yılında evlendiklerini, müşterek bir tane çocuklarının olduğunu, tarafların evliliğinin fiilen dört buçuk yıl sürdüğünü, bu sürenin ilk dört yılında davalının ailesi ile birlikte aynı eve ikamet ettiklerini, müvekkilinin talebine karşın davacı-karşı davalının bağımsız bir konut açmadığını, müvekkiline hizmetçi muamelesi yapıldığını, davacı-karşı davalının ve ailesinin müvekkiline sürekli hakaretler ettiğini, bunları kaldıramayan müvekkilinin evliliğin 5. Ayında intihara teşebbüs ettiğini, bu sebeple psikolojik tedavi gördüğünü, bu sırada hamile kalıp, stresten dolayı erken doğum yaptığını,  davacı-karşı davalının müvekkil ve çocukla ilgilenmediğini, cimri olup,  müvekkilinin ihtiyaçlarını karşılamadığını, ailesi ile görüşmesine engel olduğunu, evliliklerinin 4.yılında davacı-karşı davalının ev satın aldığını, tarafların bu eve taşındıklarını, ancak davacı-karşı davalının tutum ve davranışlarının değişmediğini, müvekkiline "..boşanalım, ben artık seni istemiyorum..." şeklinde söylediği gibi müvekkilinin davacı-karşı davalının telefonuna başka bayanlardan gelen mesajları gördüğünü, müvekkilinin içinde bulunduğu psikolojik sorunlar nedeniyle baba evine dönmeyi göze alamadığı dönemde televizyonda gördüğü bir numarayı aradığını, bu kişinin zengin olduğunu, İstanbul'a gelirse iyi bir iş bulacağını söylemesi üzerine müvekkilinin müşterek çocuğu da alarak İstanbul'a gittiğini, akabinde müvekkilinin babasının çabaları ile Konya'ya geri döndüğünü, müvekkilinin davacı-karşı davalıyı aldatma ve başka birisiyle birlikte olma düşüncesinin olmadığını, bu davranışı içerisinde bulunduğu psikolojik sorunlar nedeniyle yaptığını, davacı-karşı davalının kusurlu olduğunu, bu nedenlerle davacının davasının reddine, karşı boşanma davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı asil 05/05/2011 tarihli celsede "...Manik depresyon bipolar bozukluk nedeni ile ilaç kullanıyorum. Çocuk benim yanımdadır. Davacının telefonuna aşkım karınla arayı düzelttin herhalde hiç beni arayıp sormuyorsun diye mesaj gelince benim psikolojim bozuldu. O sırada ilaçda kullanmıyordum. İki gün uykusuz kaldım. Ben televizyon seyrederken bir numara geldi tv deki numaraya mesaj attım o numaranın sahibi beni aradı zengin olduğunu bana iş verebileceğini söyledi. Bende Konya dan kaçmak amacı ile İstanbul a gittim. Beni A. isimli biri karşıladı üstü başı perişandı onu görünce tuhaf oldum. Beni otele götüreceğini söyledi bende otelde yalnız mı kalacağım dedim evet dedi sonra babam telefonla aradı, babamla o şahıs görüştü babam onu tehdit etti, bak kızıma bir şey yapma kızımı polise teslim et dedi. Babamın arkadaşı polis vardı beni alıp karakola götürdü benim İstanbul a gitmem bu şekilde oldu. Ben A.in başka kadınla ilişkisi olduğunu düşündüm. Ben çok sinirlendiğim zamanlarda bana nöbet geliyor kendimi kaybediyorum ne yaptığımı bilmiyorum. İstanbula gittiğimde çocuğumda yanımdaydı, boşanmak istiyorum, çocuğun velayetini istiyorum, çalışmıyorum, hazırlık evrakında ekli olan 28-27 haziran tarihli ajandalardaki yazı bana aittir..." şeklinde beyanda bulunmuştur.

Davacı-karşı davalı tanıkları; taraflar arasında kavga ve tartışma görmediklerini, tarafların evliliklerinin ilk dört yılında davacı-karşı davalının ailesi ile aynı evde ikamet ettiklerini, ayrılmadan bir buçuk ay kadar bağımsız hanede kaldıklarını, davacı-karşı davalı A.'in başka bayanlarla ilişkisinin olmadığını, davalı-karşı davacı E.'nin not bırakarak müşterek haneyi terk edip İstanbul'a gittiğini, E.'nin eniştesinin davacı-karşı davalının telefonuna gelen bir numarayı aradığında, karşıdaki şahsın, E.'nin kendi yanında ve bir otelde olduklarını söylediğini, davalı-karşı davacı E.nin babası ve amcasının bulunduğu ortamda E.'yi telefonla aradıklarını, E.'nin "...A.'i istemiyorum, A.ten boşanacağım, E. K.'a varacağım..." dediğini açık olan telefonun hoparlöründen duyduklarını beyan etmişlerdir.

Davalı-karşı davacı tanıkları ise; tarafların 4 yıl süreyle davacı-karşı davalı A.'in ailesi ile birlikte yaşadıklarını, bir buçuk ay kadar bağımsız evde kaldıklarını, davalı karşı davacı E.'nin, eşi tarafından 5-6 kez baba evine bırakıldığını, A.'i  başka kadınlarla gezerken görmediklerini,  ancak davacı-karşı davalı A.'in eşine karşı ilgisiz olduğunu, hastanede yattığında davacı-karşı davalının ziyaretine bile gelmediğini, kulağından rahatsızlandığında tedavisiyle ilgilenmediğini, davalının tedavisini E.'nin ailesinin yaptırdığını,evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, davalı karşı davacıya harçlık vermediğini, davalı karşı davacı E., hastaneye giderken, davacı-karşı davalı A.ile vedalaşmak istediğinde A.in kendisine ''defol, git yanımdan... '' dediğini,  doğumdan sonra E.'de manik depresyon hastalığının başladığını, davacı-karşı davalı A.'in, E.'nin ilaçlarını almadığını, akabinde E.nin hastalığının ilerlemesi üzerine İstanbul'a gittiğini, geri getirdiklerini, davacı-karşı davalı A.'in E.'ye yönelik iki defa eşini sevmediğini söylediğini duyduklarını, davalı-karşı davacı E.'nin evlenmeden önce herhangi bir rahatsızlığının olmadığını, evlendikten sonra psikolojik rahatsızlıklarının ortaya çıktığını, davacı-karşı davalı A.'in E.'nin aile yakınlarının müşterek haneye gelmesini istemediğini beyan etmişlerdir.

Tarafların mali içtimai durumları araştırılmıştır.

Konya CBS'nin 2010/…..soruşturma - 2010/….. Karar sayılı dosyası getirtilmiş, incelenmiştir.

Davalı-karşı davacı E. O.'a ait tedavi belgeleri incelenmiştir.

Davalı-karşı davacı E. müşterek haneden ayrılırken ''...Olmadı, ayrı evde de olmadı,annemgilde de demekki ben buraya ait değilim,Beni çok sevdiğine inandığım birinin yanına gidiyorum, beni herkes affetsin. Herkesi çok sevdim ama olmadı.Anne Baba sizi seviyorum size bu acıyı yaşatmak istemezdim lütfen beni anlamaya çalışın beni aramayın ben size ulaşacağım şimdi kimseyle görüşecek cesaret yok eğer görüşmek istemeseniz de haklısınız.Kızınız size layık bir evlat olmadı.Hep sizin çizdiğiniz yoldan gitti Şimdi kendi yolundan'' şeklinde yazılı bir mektup bıraktığı anlaşılmıştır.

Sosyal Hizmet Uzmanı H. T.'ten rapor aldırılmış, bilirkişi raporunda müşterek çocuğun velayetinin anne E. O.'a verilmesinin müşterek çocuğun menfaatine olacağının düşünülmekle birlikte üzerinde ailesinin de desteği olan davalı anneni psikolojik rahatsızlığının müşterek çocuğun bakımı, velayeti hususunda sorun teşkil edip, etmeyeceği yönünden doktor raporu ile birlikte değerlendirilmesinin yararlı olacağı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.

Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimliği'nin 18/10/2011 tarihli raporunda; alınan öykü ve yapılan Ruhsal durum muayenesine göre E. O.'da bipolar bozukluğu olduğu, İstanbul'a bir erkekle buluşmak üzere gittiğinde hastalığın aktif dönemde olduğu, gitmesinin iradi olmadığı, hastalığın etkisi ile yaptığı, yaptığının önemini, doğruluğunu, yanlışlığını kavrayamayacağı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.

Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimliği'nin 07/06/2011 tarihli raporunda; alınan öykü ve yapılan ruhsal durum muayenesine göre E.O.'da Biplora Bozukluk olduğu, hali hazıra hastalığının ilyilik halinde  (remisyonda) olduğu, evlenme tarihi olan 20/05/2006 tarihinden önce evlenmeye engel teşkil edeler bir akıl hastalığı olduğuna dair herhangi bir belge ve bulguya rastlanmadığı, evlenme sırasında evlenmeye engel teşkil edecek akıl hastalığı olduğuna dair herhangi bir belge ve bulguya rastlanmadığını, mevcut hastalığın ataklar halinde seyrettiği ve tedavisiyle düzelebilir nitelikte olduğu, halen vesayet altına alınmasını gerektirir bir durum olmadığı, müşterek çocuğun velayetinin verilmesi halinde herhangi bir sakınca bulunmadığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.

Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Dördüncü Adli Tıp İhtisas Kurulu'nundan aldırılan  19/07/2013 tarihli raporda; "....Açılan boşanma (Evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeni ile) davasında  dava tarihi olan 28.10.2010 tarihi ve İstanbul'a gittiği tarih olan 15.10.2010 tarihi itibari ile akli melekelerinin yerinde olup olmadığı, hastalığının aktif döneminin olup olmadığı, İstanbul'a gitmesinin ve bir erkek ile buluşmasının iradi olup olmadığının ve bunu hastalığının etkisi ile yapıp yapmadığı, yaptığı davranışın önemini, doğruluğunu, yanlışlığını hastalığı nedeni ile kavrayıp kavrayamayacağı sorulan B. kızı, 1988 doğumlu E. O.ın Kurulumuzca 09.07.2012 ve 26.06.2013 tarihinde yapılan muayenesi sonucunda elde edilen bilgi ve bulguların yorumlanmasından;   fiil ehliyetini müessir ve kişide  şuur ve harekat serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini azaltacak, ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede herhangi bir akıl hastalığı  veya zeka geriliği  tespit edilmediği, dava dosyasında mevcut tıbbi belgelerin  tetkikinde Depresyon tanısı ile psikiyatri polikliniğinde tedavi ve takip edildiği, işlemiş olduğu fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını idrak etme ve bu fiil ile ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğini ortadan kaldıracak boyutta psikotik bir akli arızanın içinde olduğuna delalet edecek klinik bulguya rastlanmadığı, olay tarihinde fiil ehliyetini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede psikotik bir akli arıza içinde bulunduğunu gösteren tıbbi bulgu ve belgeye rastlanmadığı, bu duruma göre; E. O.’ın 15.10.2010 ve 28.10.2010 tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğu  oy birliği ile mütalaa olunur..." şeklinde rapor düzenlenmiştir.

Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Genel Kurulu'ndan aldırılan 25/09/2014 tarihli raporda; "...Açılan boşanma (Evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeni ile) davası nedeniyle düzenlenen Adli Tıp Kurumu Dördüncü Adli Tıp İhtisas Kurulunun 19.07.2013 tarihli raporu ile Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesinin 13.10.2011 tarihli, psikolog tarafından düzenlenen rapor arasında çelişki bulunduğundan, E. O.’ın İstanbul’a gittiği tarih olan 15.10.2010 tarihi ile dava tarihi olan 28.10.2010 tarihi itibarı ile akli melekelerinin yerinde olup olmadığı, hastalığının aktif döneminin olup olmadığı, İstanbul’a gitmesinin bir erkek ile buluşmasının iradi olup olmadığı ve bunu hastalığının etkisi ile yapıp yapmadığı, yaptığı davranışlın önemini, doğruluğunu, yanlışlığını hastalığı nedeniyle kavrayıp kavrayamayacağı hususunda Genel Kurulca rapor düzenlenmesi istenen B. kızı, 1988 doğumlu E.O. hakkında düzenlenen tıbbi belgeler, tanık ifadeleri ile dava dosyasının ve adli tıbbi yorumlamayı ilgilendiren hususların tüm olarak tüm olarak 25.09.2014 tarihinde Genel Kurulca değerlendirilmesi sonucunda elde edilen bilgi ve bulguların yorumlanmasından; fiili ehliyetini müessir ve kişide şuur ve harekat serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede  herhangi bir akıl hastalığı veya zeka geriliği tespit edilmediği, dava dosyasının tetkikinde İstanbul’a gittiği tarih olan 15.10.2010 ve dava tarihi olan 28.10.2010 tarihlerinde fiil ehliyetini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede psikotik bir akli arıza içinde bulunduğunu gösteren tıbbi bulgu ve belgeye rastlanmadığı, bu duruma göre B. kızı, 1988 doğumlu E. O.’ın İstanbul’a gittiği tarih olan 15.10.2010 tarihi ile dava tarihi olan 28.10.2010 tarihinde hukuki ehliyetine haiz olduğu oy birliği ile mütalaa olunur..." şeklinde rapor düzenlenmiştir.

Dava ve karşı dava; Boşanma davasıdır.

Toplanan kanıtlardan ve dinlenen tanık beyanlarından; tarafların 20/05/2006 tarihinde evlendikleri, müşterek 1 tane çocuklarının olduğu anlaşılmıştır.

Davalı-karşı davacı vekili cevap, karşı dava ve aşamalardaki beyanlarında müvekkilinin İstanbul'a gitmesinin iradi olmadığı iddiasında bulunmuş ise de; Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Dördüncü Adli Tıp İhtisas Kurulu ve Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Genel Kurulu'ndan aldırılan raporlarda davalı-karşı davacı E. O.'ın İstanbul’a gittiği tarih olan 15/10/2010 tarihi ile dava tarihi olan 28/10/2010 tarihinde hukuki ehliyetine haiz olduğu bildirilmiştir. Kaldı ki  davalı-karşı davacı E. O. 05/05/2011 tarihli celsede hazırlık evrakında ekli olan 28-27 haziran tarihli ajandalardaki yazıların kendisine ait olduğunu ikrar etmiştir. Dolayısıyla davalı-karşı davacı E. O.'ın müşterek haneyi kendi isteğiyle terk ettiği, davacı-karşı davalı eşi A.'e yönelik "...A.'i istemiyorum, A.'ten boşanacağım, E. K.'a varacağım..." şeklide söylemlerde bulunduğu ve sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğinden dolayı kusurlu olduğu;

Ancak; evliliğin başında davacı-karşı davalı A.. tarafından müşterek bağımsız bir ev açılmadığ, davalı-karşı davacı E.'nin, 4 yıllık evlilik süresi içerisinde davacı-karşı davalının ailesiyle ailesiyle aynı konutta oturmaya  zorlandığı, E.'nin taleplerine rağmen bağımsız bir ev açmadığı, tarafların evliliğin son bir kaç aylık dönemini bağımsız hanede geçirdikleri, davacı-karşı davalı A., davalı-karşı davacı eşi E.'ye yönelik ilgisiz davrandığı, şahsi ihtiyaçları ve evin ihtiyaçlarını karşılamadığı, E.'yi 4-5 defa baba evine gönderip, geri getirdiği, davalı-karşı davacı E.'nin tedavisiyle ilgilenmediği, ilaçlarını almadığı, hastalığının ilerlemesine sebep olduğu, davalı-karşı davacı eşi E.'ye yönelik "...defol git, eşimi sevmiyorum..." şeklinde sözler söyleyip, davalıyı aşağıladığı,, ailesinin davalı-karşı davacı eşi E.'nin ailesinin müşterek haneye gelmesini istemediği anlaşılmıştır. 

Yine aldırılan raporlar ve getirtilen hastane kayıtları ile davalı-karşı davacı E.'nin psikolojik tedavi gördüğü anlaşılmıştır.

Davalı-karşı davacı E.'nin müşterek haneyi terk edip gitmek ve davacı-karşı davalı A.'e yönelik "...A.'i istemiyorum, A.'ten boşanacağım, E. K.'a varacağım..." şeklide söylemlerde bulunması nedeniyle  evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurlu olduğu, lakin  yukarıda açıklandığı üzere; davacı-karşı davalı A.'in kusurlu tutum ve davranışlarının sonucu olarak, davalı-karşı davacı E.'nin psikolojik rahatsızlık geçirdiği, A. tarafından gerekli tedavilerin yaptırılmaması ve tıbbi ilaçların temin edilmemesi nedeniyle E.'nin tedavi sürecini tamamlanamadığı, davalı-karşı davacı E.'nin müşterek haneyi terk ederek İstanbul'a gitmesine davacı-karşı davalı A.in az yukarıda belirtilen kusurlu tutum ve davranışlarının sebep olduğu, davalı-karşı davacının müşterek haneden ayrılırken bıraktığı mektup içeriğinden de bu durumun anlaşıldığı, kaldı ki E.'nin zaman içinde devam eden, uzun süreli bir sadakatsizliğinin olmayıp, içinde bulunduğu psikolojik durumun etkisiyle ve bir anlık kararla evden ayrıldığı, davacı-karşı davalı A.'in yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında asli kusurlu olduğu, bundan sonra bir araya gelseler de tarafların evlilik birliğini devam ettiremeyecekleri, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı tanık beyanları, nüfus kayıtları ve tüm dosya kapsamından anlaşılmakla davanın ve karşı boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, tarafların müşterek çocuklarının velayetinin davalı-karşı davacı anneye verilmesine karar verilmiştir.

Türk Medeni Kanunu'nun 174/1.maddesi; mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceğini  öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade kusurlu olmadığı, anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu eş en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (M.K 4,B.K 42 ve 44) mali ve içtimai durumları ve paranın satın alma gücü göz önüne  alınarak davalı-karşı davacı kadın yararına 10.000,00 TL maddi tazminata hükmolunmuştur.

Türk Medeni Kanunu'nun 174/2.maddesi; boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılmasına, sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-karşı davacı kadının ağır yada eşit kusurlu olmadığı, davacı-karşı davalının, davalı-karşı davacıyı "...defol git, eşimi sevmiyorum..." şeklinde sözler söylemesi, tedavisiyle ilgilenmemesi, hastalığında ziyaretine gitmemesi, aile yakınlarının müşterek haneye gelmesini istememesi nedeni ile davacı-karşı davalı A.'in, davalı-karşı davacı E.'nin kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu anlaşılmıştır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralı (M.K 4)   dikkate alınarak davalı-karşı davacı kadın yararına 10.000,00 TL manevi tazminata hükmolunmuştur.

Türk Medeni Kanunu'nun 175.maddesinde “boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf,  kusuru daha ağır olmamak koşulu ile geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir “hükmüne yer verilmiş olup, somut olayda nafaka isteyen davalı-karşı davacı kadın, davacı-karşı davalı kocadan daha ağır kusurlu olmadığından ve ev hanımı olup başka bir geliri bulunmayan davalı-karşı davacı boşanmakla yoksulluğa düşeceğinden tarafların mali içtimai durumları, paranın satın alma gücü, ekonomik koşullar, M.K4 maddesi (hakkaniyet ilkesi) göz önüne alınarak davalı-karşı davacı kadın lehine aylık 200,00 TL yoksulluk nafakasına hükmolunmuş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe uyarınca;

1-A)Davacı-karşı davalı A. O.'ın davasının KABULÜ ile; KONYA İli, KARATAY İlçesi, K. Köyü/mah. Cilt No:.., Hane No:…'de nüfusa kayıtlı, M. ve A.'den olma, 12/08/1979 doğumlu, 25……….. T.C.Kimlik Nolu davacı-karşı davalı A.O.ile aynı hanede nüfusa kayıtlı, B. ve H.dan olma, 19/08/1988 doğumlu, 19………..T.C.Kimlik Nolu davalı-karşı davacı E. O.'ın Türk Medeni Kanunu'nun 166/1.maddesi uyarınca BOŞANMALARINA,

B)Tarafların müşterek çocuğu 04/02/2008 doğumlu, 13….. T.C.Kimlik Nolu  A. O.'ın velayetinin davalı-karşı davacı E. O.'a verilmesine,

C)Mahkememizin 03/02/2011 tarihli ara kararıyla düzenlenen şahsi ilişki tesisinin karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonra;  (okul durumuna engel olmamak şartıyla);

aa)Her ayın 1. ve 3. cumartesi günleri saat 09:00'da teslim alıp pazar günü saat 17:00'da teslim etmek,

bb)Dini bayramların 2. günü saat 09:00'da teslim alıp 3. günü saat 17:00'da teslim etmek,

cc)Her yıl 1 Temmuz günü saat 09:00'da teslim alıp 31 temmuz günü saat 17:00'da teslim etmek,

dd)Her yıl sömestr tatilinin 1. pazartesi günü saat 09:00'da teslim alıp, 2. pazartesi günü saat 17:00'da teslim etmek sureti ile müşterek çocuk ile davacı-karşı davalı baba arasında kişisel ilişki kurulmasına,

 

D)Mahkememizin 03/02/2011 tarihli celsesinde müşterek çocuk A. için hükmedilen aylık  75,00 TL tedbir nafakasının 19/12/2014 karar tarihi itibariyle aylık 150,00 TL'ye yükseltilmesine, karar kesinleşinceye kadar tedbir nafakası olarak devamına, karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak her ay davacı-karşı davalı A.O.'dan alınıp, davalı-karşı davacı E.O.'a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,

E)Mahkememizin 03/02/2011 tarihli celsesinde davalı-karşı davacı E. O. için hükmedilen aylık 150,00 TL tedbir nafakasının 19/12/2014 karar tarihi itibariyle aylık 200,00 TL'ye yükseltilmesine, karar kesinleşinceye kadar tedbir nafakası olarak devamına, karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak davacı-karşı davalı A.O.'dan alınıp, davalı-karşı davacı E. O.'a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,

F)Boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı-karşı davalı A. O. asli kusurlu olduğundan MANEVİ TAZMİNAT TALEBİNİN REDDİNE,

G)Alınması gereken 25,20 TL karar ilam harcından peşin alınan 17,15 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 8,05 TL harcın davalı-karşı davacı E. O.'dan tahsili ile hazineye gelir kaydına,

H)Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı-karşı davalı A. O.'a iadesine,

I)Davacı-karşı davalı A. O. tarafından yapılan 37,05 TL harç, 63,00 TL tebligat gideri, 150,00 TL tanık ücreti, 15,00 TL bilirkişi ücreti ve 300,00 TL adli tıp masrafı ve 244,00 TL adli tıp ücreti olmak üzere toplam 809,05 TL yargılama giderinin davalı-karşı davacı E. O.'dan alınarak davacı-karşı davalı A. O.'a verilmesine,

J)Davacı-karşı davalı A. O. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 1.500,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı-karşı davacı E. O.'dan alınarak davacı-karşı davalı A.O.'a verilmesine,

2-A)Davalı-karşı davacı E. O.'ın davasının KABULÜ ile; KONYA İli, KARATAY İlçesi, KARAASLANDEDE Köyü/mah. Cilt No:46, Hane No:5'de nüfusa kayıtlı, B. ve H.'dan olma, 19/08/1988 doğumlu, 19…….T.C.Kimlik Nolu davalı-karşı davacı E. O.ile aynı hanede nüfusa kayıtlı,  M.  ve A.'den olma, 12/08/1979 doğumlu, 25……..T.C.Kimlik Nolu davacı-karşı davalı A. O.'ın Türk Medeni Kanunu'nun 166/1.maddesi uyarınca BOŞANMALARINA,

B)Türk Medeni Kanunu'nun 174/1.maddesi gereğince davalı-karşı davacı E.O.'ın maddi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile; 10.000,00 TL maddi tazminatın kararın kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı-karşı davalı A. O.'dan alınıp, davalı-karşı davacı E. O.'a verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,

C)Türk Medeni Kanunu'nun 174/2.maddesi gereğince davalı-karşı davacı E. O.'ın manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile; 10.000,00 TL manevi tazminatın kararın kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı-karşı davalı A. O.'dan alınıp, davalı-karşı davacı E.O.'a verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,

D)Alınması gereken 25,20 TL karar ilam harcından peşin alınan 17,15 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 8,05 TL harcın davacı-karşı davalı A. O.'dan tahsili ile hazineye gelir kaydına,

E)Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı-karşı davacı E. O.'a iadesine,

F)Davalı-karşı davacı E. O. tarafından yapılan 37,05 TL harç, 28,00 TL tebligat gideri, 170,00 TL tanık ücreti ve 750,00 TL adli tıp ücreti olmak üzere toplam 985,05 TL yargılama giderinin davacı-karşı davalı A. O.'dan alınarak davalı-karşı davacı E.O.'a verilmesine,

G)Davalı-karşı davacı E. O. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 1.500,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı-karşı davalı A. O.dan alınarak davalı-karşı davacı E.O.'a verilmesine,  

3-Davacı-karşı davalı A. O. adına kayıtlı taşınmaz üzerine konulan tedbirin kararın kesinleşmesinin beklenmeksizin 6100 sayılı HMK'nun 389/1 vd maddeleri gereğince KALDIRILMASINA, bu hususta kararın kesinleşmesi beklenmeksizin ilgili Tapu Sicil Müdürlüğü'ne müzekkere yazılmasına,    

4-Karar kesinleştiğinde Konya Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2010/41366 soruşturma-2010/19328 karar sayılı dosyasının İADESİNE,

Dair; kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere, davacı-karşı davalı vekili, davalı-karşı davacı asil ve davalı-karşı davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.19/12/2014           

                                                            T.C.

                                                    Y A R G I TA Y

                                                  2. Hukuk Dairesi

                                         ESAS NO:        KARAR NO:

                                         2016/3…….       2016/……..

                                          Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ                                : Konya 2. Aile Mahkemesi

TARİHİ                                          : 19/12/2014

NUMARASI                          : 2010/…..-2014/….. 

DAVACI-DAVALI                         :A. O.

DAVALI-DAVACI                         :E. O.

DAVA TÜRÜ                      : Karşılıklı Boşanma

KARAR DÜZELTME İSTEYEN  :A. O.

Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün;  onanmasına dair Dairemizin 10.12.2015 gün ve 7184 - 23853 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü;    

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir.

1-  Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre davacı-karşı davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan karar düzeltme talepleri yersizdir.

2-Mahkemece davacı-karşı davalı erkek ağır kusurlu kabul edilmek suretiyle tarafların boşanmalarına ve davalı-karşı davacı kadın yararına maddi ve manevi tazminata (TMK m. 174/1,2) ve yoksulluk nafakasına karar verilmiştir. Bu karar davacı-karşı davalı erkek tarafından, " kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka ile velayete" yönelik temyiz edilmiş, Dairemizce yapılan inceleme neticesinde karar onanmış, davacı-karşı davalı erkek tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.

Mahkemece sabit kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre boşanmaya  sebep  olan  olaylarda  tarafların  eşit  kusurlu  olduğunun   kabulü  gerekir. Halböyleyken erkeğin ağır kusurlu kabul edilmesi ve davalı-karşı davacı kadın yararına maddi ve manevi tazminata (TMK m. 174/1,2) hükmedilmesi doğru değildir. Ancak ilk inceleme sırasında bu hususun gözden kaçtığı anlaşılmakla, davacı- karşı davalı erkeğin kusur belirlemesi ve tazminatlara yönelik karar düzeltme talebinin kabulüne ve açıklanan sebeple yerel mahkeme kararının kusur tespiti ve tazminatlar yönünden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440/1-4. maddesi gereğince davacı-karşı davalı erkeğin kusur tespiti  ile maddi ve manevi tazminata yönelik karar düzeltme talebinin KABULÜNE, Dairemizin 10.12.2015 tarih ve 2015/7184 esas-2015/23853 karar sayılı onama kararının kusur tespiti ve tazminatlar yönünden KALDIRILMASINA ve BOZULMASINA, davacı-karşı davalı erkeğin sair karar düzeltme isteminin yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple REDDİNE,  istek halinde karar düzeltme harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi.    23.03.2016