Tek Taraflı Trafik Kazası Nedeni İle Gayri Resmi Eşin Alabileceği Tazminat


 T.C.

KONYA

TÜRK MİLLETİ ADINA

1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR

 

ESAS NO                              : ………/ …….

KARAR NO                          : ……./ ……..

 

BAŞKAN                              : M…… Y…….. 

ÜYE                                       : İ…… Ü…… K…….

ÜYE                                       : İ…… Y…..

KATİP                                   : M…. E…. B…….

DAVACILAR                        : 1- A…… İ………

                                                 2- M……O…….

                                                 3- I…… O…….

VEKİLLERİ                            : Av. NAZMİYE KUTLUĞ GÖMCELİ-Av. ALİ ÖZGÖKÇEN -Av. FATİH ÖZGÖKÇEN- Kürden Mah. Yeni Meram Cd. No: 254 Meram / KONYA

DAVALI                                : A…..S…….A.Ş.

VEKİLLERİ                            : Av. M…… A……..- Av. Ü……….. B…….M……

DAVA                                   : TAZMİNAT

DAVA TARİHİ                     : …./…../…..

KARAR TARİHİ                   : …/…../……

GEREKÇELİ KARARIN

YAZILDIĞI TARİH              : …./…../…….

 

Davacılar tarafından davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;            

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ    :

Davacı vekili …./…./……… tarihli dilekçesiyle; davacıların destek ve murisi S…… O…..'ın sevk ve idaresindeki ................ plakalı aracın …./…./…….. tarihinde tek taraflı kaza yapması sonucu  S…..O…..'ın vefat ettiğini ve davacıların kendisinin desteğinden yoksun kaldıklarını, S…… O…...'ın kullanmış olduğu ………………. plakalı aracın ZMMS poliçesinin davalı sigorta şirketi tarafından tanzim edildiğinin, meydana gelen destek zararından davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğunu beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı I…… O……. için 1.000 TL, M….. I…… için 500 TL ve A……. I…… için 500 TL olmak üzere toplam 2.000 TL. destek tazminatının, sigorta şirketine başvuru tarihi olan …./…../……. tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesini dava ve talep etmiştir.

Dilekçeler aşaması tamamlanmış, taraflara duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilerek duruşma açılmıştır.

Davalı vekili, meydana gelen zararın teminat dışında bulunduğunu beyan ederek davanın reddini istemiştir.

Davalı sigorta şirketine sigortalı aracın trafik kaydı ve davalı sigorta şirketinden hasar dosyasına ilişkin belge suretleri, Konya Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ……../…….. soruşturma, ……../……. K. sayılı dosyasına ilişkin ilgili belge suretleri getirtilmiş, SGK tarafından davacılara yapılan bir ödeme olup olmadığı ve rücuya esas teşkil edip etmediği araştırılmış, makina bilirkişisinden …./…./……..tarihli kusur raporu ve tazminat bilirkişisinden …../…../…….. tarihli tazminat raporu alınmış, alınan raporun yeterli görülmemesi üzere başka bir tazminat bilirkişisinden …../…../……. tarihli tazminat raporu alınmıştır.

Davacılar vekili …../…../…….. tarihli talep artırım dilekçesiyle ; tazminat taleplerini, …../…./…… tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, davacılardan I……. O……. için 111.050,70 TL, M……… O…..için 261.188,90 TL. ve A…… İ……. için 58.882,42 TL. olmak üzere toplam 431.122 TL.ye yükselttiklerini beyan etmiş, dilekçe davalı tarafa tebliğ edilmiştir.

 

Yapılan yargılama sonunda Mahkememizin …./…./……. gün ve …..../….. E. ……../…….. K. sayılı ilamı ile davacıların davasının kısmen, kısmen reddine karar verilmiş, karara karşı istinaf yoluna gidilmesi üzerine de, Konya BAM 3. HD'nin ……/…./…… gün ve ……./…… E. ……/……..K. sayılı ilamı ile, "başka bir aktüerya bilirkişisinden rapor alınması gerektiği ve eksik inceleme yapıldığı" gerekçesiyle Mahkememizin kararı kaldırılarak dosyanın Mahkememize geri gönderildiği görülmüştür.

Konya BAM 3. HD'nin geri çevirme kararı gereğince de, (oy çokluğu ile) başka bir tazminat bilirkişisinden…../…../…… tarihli rapor ve …./…./……… tarihli ek rapor alınmıştır.

İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde;

Dava, "tazminat" davasıdır.

Somut olayda ; 2918 s. KTK.nun 90. maddesinde yapılan ve…./……/…….. tarihinde yürürlüğe giren değişikliğe göre, "Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında …../…../……… tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır."

…./…../……… tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartları'nın …./…./……. tarihinde (dava tarihinden önce) yürürlüğe giren C.11 maddesine göre, "Bu Genel Şartlar yürürlük tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanır."

Davalı tarafa ait aracın ZMMS poliçesinin …./…./…… tarihinde tanzim edilmesi ve kazanın da …./…./…… tarihinde meydana gelmesi nedeniyle, taraflar arasındaki ihtilafın …../…./……. tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartları'na değil, …./…./……. tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartları'na tabi olduğu anlaşılmıştır.

…../…../…….. tarihli ZMMS Genel Şartları'nın A.1/1. maddesine göre, "Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder."

Yukarıda yazılı yasal düzenlemelere istinaden, …../…../……. tarihli ZMMS Genel Şartları'nın ve 6098 s. TBK'nın uygulandığı dönemde meydana gelen kazalar yönünden, sürücü ve işletenler ile sigortacıların (ayrıca şartları varsa Güvence Hesabı'nın) 2918 s. KTK. ve 6098 s. TBK. hükümleri gereğince, zarar görenlerin uğradığı destek zararından sorumlu oldukları sonucuna varılmıştır.

Bilirkişi tarafından tanzim edilen …../…../……. tarihli kusur raporuna göre, meydana gelen kazada vefat eden destek S…… O…… % 100 kusurlu ise de ; Yargıtay 17. HD.nin …./…./…… gün ve ……/……..E. ………/……… K. sayılı emsal içtihadında "kaza tarihinin …/…./……. olmasına, davacının ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açmasına, ölüm nedeniyle doğrudan davacı üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacıya yansıtılamayacağına; dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinde, desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyeceğine; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı sigorta şirketi, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacı da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı sigorta şirketi sorumlu olacağına (HGK'nun …./…./……. gün ve ……./……-……. esas-……. karar, HGK'nun …../…/….. gün ……./……-……esas ……../……. karar sayılı, HGK'nun …./…./……. gün ve ……/…..-……. esas,……/…….. karar sayılı, HGK'nun …/…./……. gün ve ……./……-…. Esas-……./……….Karar sayılı ilamları uyarınca)" karar verilmiştir.

Yukarıda yazılı Yargıtay emsal kararında da belirtildiği üzere, sigorta poliçesinin tanzim edildiği tarih itibariyle uygulanması gereken kazanın meydana geldiği tarih itibariyle uygulanması gereken ZMMS genel şartları gereğince ve davacılarında mirasçı sıfatıyla değil, destek zararına uğrayan 3. kişi sıfatıyla bu davayı açmaları karşısında vefat eden desteğin kusurunun davacıları etkilemeyeceği sonucuna varılmıştır.

Davacılardan Mehmet Orhan'ın vefat edenin resmi nikahlı eşi olmadığı anlaşılmış ise de; Yargıtay HGK'nin …../……/…….. gün ve ……../…..-…… E. ……./……. K. sayılı emsal içtihadında da belirtildiği üzere "destekten yoksun kalma tazminatı istemi için resmi bir evlilik bağı ile bağlı olunması gerekmediği gibi, mirasçı olunmasına da gerek yoktur. Önemli olan, düzenli ve eylemli birliktelik ve destek ihtiyacının kanıtlanmasıdır."

Yukarıda yazılı Yargıtay emsal içtihadında da açıklandığı üzere, duruşmada dinlenen davacı tanıklarının anlatımlarından davacılardan M…… O…….'ın, vefat eden S…… O….. ile vefatından önce birlikte yaşadıkları belirlendiğinden davacı M……. O…..'ın da imam nikahlı eşinden dolayı destek tazminatı isteyebileceği sonucuna varılmış, Konya BAM 3. HD'nin de aynı görüşte olduğu anlaşılmıştır.

…../…./……… tarihli bilirkişi raporu ile davacılardan M…….O…..'ın destek zararının 180.894,45 TL, I…… O…….'ın destek zararının 63.076,30 TL ve A…… İ…….'nin destek zararının ise 52.367,01 TL olduğu tespit edilmiştir.

Davalı vekili ……/…../……… tarihli dilekçesi davacı M……. O……….'ın dava devam ederken yeniden evlendiğini iddia ederek …./……/………tarihli bilirkişi raporuna itiraz etmiştir.

Davacı M……. O……..'ın dava dışı N…… O……. ile …../…./……..tarihinde evlendiği ve bu evliliğinin dava ve rapor tarihi itibariyle devam ettiği anlaşılmıştır.

…./…./……. tarihli bilirkişi ek raporu ile de desteğin davacı M……. O…….'a pay ayırmayacağının kabulü halinde ve normalde ayıracağı payın yarısını ayırdığının kabulü halinde, davacıların talep edebilecekleri tazminat tutarlarına ilişkin alternatifli hesaplama yapılmıştır.

Kaza tarihi olan …./…./……. tarihi itibariyle davacı M……. O…….'ın, resmi olarak dava dışı N….. O……. ile, gayri resmi olarak da destek S…… O……… ile birlikteliğinin bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Belirlenmesi gereken davacı M…….. O……'ın dava dışı N……. O…….. ile evli olmasının, davacının S……O…..'ın ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talep etmesine engel olup olmayacağıdır.

TBK'nın 53. maddesi gereğince, ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararını tazmin etmek gerekir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yeşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Destekten yoksun kalma tazminatının mahiyeti ve amacı, ölenin eylemli yardımını alanların, desteğin ölümünden sonra da bu yardımdan mahrum kalmaması olduğuna göre davacı M……. O…….'ın gayri resmi evliliğinin yanında resmi evliliğinin de bulunması tazminat talep etmesine engel olmayacağı gibi bu durum tazminattan indirim sebebi olarak da kabul edilemez.

Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesi ……./……. E ……../………. K sayılı içtihadında; ''davacı Eş A…….'ın kaza anında imam nikahlı eşinin yanında olduğu, gayriresmi de evlense onun açısından desteklik sonu olduğu, davacı A……….'ın resmi eşin vefaatı nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı talep edemeyeceği gerekçesi ile davacı A…….. yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de kazadan önce gayrı resmi evliliğin gerçekleşmiş olması, resmi eş ile desteğin evlilik birlikteliğinin devam etmesi BK. 45.(TBK 53) maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durum hedef tutması karşısında davacı eşin müteveffanın desteğinden yoksun kalacağının kabulü gerekir. Davacı A…….. yönünden de toplanan delillere göre bir karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.'' denilmek suretiyle olay tarihinde önceki durumun dikkate alınacağı, olay tarihi itibariyle davacının aynı zamanda resmi evliliğinin de bulunmasının tazminat istemine engel olmayacağı belirtilmiştir.

Belirlenmesi gereken bir diğer husus ise davacının dava dışı N…… O…….. ile olan resmi evliliğinin, destekten alacağı payı etkileyip etkilemeyeceğidir. Davacı M……. O……..'ın imam nikahlı eşi S……O……….'ın ölümünden dolayı tazminat isteyebileceği noktasında duraksama bulunmamaktadır. Destek paylarının belirlenmesinde esas olan desteğin durumu olup, desteğin evli olup olmadığı, evli ise birden fazla birlikteliğinin bulunup bulunmadığı (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi ……./……… E ……./………. K), çocuk sayısı, anne ve babanın sağ olup olmadığı vb. desteğin hak sahiplerine ayıracağı payları etkilemektedir. Somut olayda, davacı M…….. O………, desteğin tek eşi olup, desteğin başkaca resmi ya da gayri resmi birlikteliği bulunmamaktadır. Bu bakımdan davacı M…….. O……….'ın resmi evliliğinin de olması, desteğin bu davacıya ayıracağı payı etkilemeyecektir. Anılan nedenlerle ek rapordaki hesaplamalar dikkate alınmamıştır.(Oy çokluğu ile) dosya kapsamına uygun görülerek hükme esas alınan tazminat bilirkişisinin 07/10/2019 tarihli raporuna göre de ; davacıların destek zararının; I……. O……için, 63.076,30 TL, M……. O………. için 180.894,45 TL. ve A…….. İ…….. için 52.367,01 TL. olduğu belirlenmiştir.

                Ancak, davalı sigorta şirketinin poliçe limitinin 290.000 TL. olması karşısında, davacıların zararlarından garameten indirim yapılmak suretiyle, davacıların isteyebileceği destek tazminatının, davacılardan I…….. O……… için, 61.727,30 TL, M…….. O…….. için 177.025,67 TL. ve A……… İ……….. için 51.247,03 TL. olduğu tespit edilerek, davacıların davasının kısmen kabul, kısmen reddine (oy çokluğu ile) karar vermek gerekmiş, 22/05/2018 tarihli talep artırım dilekçesi ile daha fazla tazminat istenilmiş olduğu ve önceki karara karşı her iki tarafça istinaf yoluna gidildiği için, verilecek yeni bu karar ile usüli kazanılmış hak prensiplerinin de ihlal edilmeyeceği sonucuna varılmıştır.

Davacı taraf hükmedilecek tazminata……./……/……… tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesini istemiş ise de ; davacı tarfın sigorta şirketine ……./…./……. tarihli dilekçe ile destek tazminatı başvurusunda bulunduğu, dilekçenin davalıya …./…./…….. tarihinde tebliğ edildiği ve davalı tarafın 2918 s. KTK.nin 99/1. maddesi gereğince 8 işgünü sonra …./…./…….. tarihinde temerrüte düştüğü anlaşıldığından, faize de temerrüt tarihinden itibaren hükmetmek gerekmiştir.

Verilen bu yeni karara karşı Mahkeme başkanı M……Y……. tarafından muhalif kalınmış, muhalefet şerhi ve gerekçesi aşağıda yazılmak suretiyle oluşan oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM                              : Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;

1-Davacıların davasının KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile, …../…./…….. tarihinde meydana gelen trafik kazasında vefat eden S….. O………'ın desteğinden yoksun kalan davacıların, destek zararlarından dolayı ve davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitleriyle sınırlı olması kaydıyla;

a)Davacı I……. O…….. için 61.727,30 TL,

b)Davacı M……. O……… için 177.025,67 TL,

c)Davacı A…….. İ…….. için 51.247,03 TL. olmak üzere toplam 290.000 TL. destek tazminatının, temerrüt tarihi olan …./…./……..tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacılara verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE, 

2-Karar tarihi itibariyle (ve dava değerinin 290.000 TL. olduğunun kabulü ile) alınması gereken 19.809,90 TL. nispi karar ve ilam harcından peşin alınan ıslah harcı dahil 1.503,90 TL. harcın mahsubu ile kalan 18.306 TL. harcın davalıdan alınarak Hazine'ye gelir kaydına, önceki karar gereğince yazılan harç tahsil müzekkeresinin bila ikmal iadesinin istenilmesine (istenildi),

3-Davacılar tarafından yapılan 2.475,90 TL. yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre (290.000 TL / 433.122 TL.) takdiren 1.657,75 TL. yargılama gideri ile 1.503,90 TL. peşin harçtan ibaret toplam 3.161,65 TL. yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara (eşit oranda) verilmesine,

4-Davacı I……. O……. için kabul edilen maddi tazminat davası yönünden A.A.Ü.T'ne göre tayin ve taktir olunan 7.140,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile bu davacıya verilmesine,

5-Davacı M……. O……. için kabul edilen maddi tazminat davası yönünden A.A.Ü.T'ne göre tayin ve taktir olunan 16.571,54 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile bu davacıya verilmesine,

6-Davacı A……. İ……… için kabul edilen maddi tazminat davası yönünden A.A.Ü.T'ne göre tayin ve taktir olunan 5.987,17 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile bu davacıya verilmesine,

7-Davacı I……… O……..'ın reddedilen maddi tazminat davası yönünden A.A.Ü.T'ne göre tayin ve taktir olunan 5.885,57 TL nispi vekalet ücretinin bu davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,

8-Davacı M………. O…………….'ın reddedilen maddi tazminat davası yönünden A.A.Ü.T'ne göre tayin ve taktir olunan 9.523,06 TL nispi vekalet ücretinin bu davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,

9-Davacı A……….İ………..'nin reddedilen maddi tazminat davası yönünden A.A.Ü.T'ne göre tayin ve taktir olunan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin bu davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,

10-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın, 6100 s. HMK.nun 333. maddesine göre karar kesinleştiğinde ve re'sen ilgili taraflara (davacılara isabet eden kısmın ise eşit oranda davacılara) iadesine,  

Dair ; davacılar vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK'nın 345. maddesi gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, ilgili BAM Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere başkan M…….Y……'in muhalefetiyle ve oy çokluğuyla verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. …../…../………

 Başkan                                               Üye                                                      Üye                                      Katip

 

MUHALEFET ŞERHİ : Konya BAM 3. HD'nin…./…../…..gün ve ……../……… E. ………/…….. K. sayılı geri çevirme kararı ile "başka bir aktüerya uzmanı bilirkişiden  rapor alınması gerektiği ve eksik inceleme yapıldığı" gerekçesiyle Mahkememizin önceki kararı kaldırılarak, 6100 s. HMK'nin 353/1-a-6 maddesi gereğince dosya Mahkememize gönderilmiş ise de ;

6100 s. HMK'nin 353/1-a-6 maddesine göre, "(6) Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması" halinde bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir.

6100 s. HMK'nin 353/1-a-6. maddesinde açıkça yazıldığı üzere, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, esasa ilişkin inceleme yapılmadan kararın kaldırılmasına kesin olarak karar verileceği düzenlenmiştir. İşbu dosyada, mahkememizce tarafların gösterdikleri deliller (istinaf aşamasından önce)  toplanmış olup, davalı sigorta şirketine sigortalı aracın trafik kaydı ve davalı sigorta şirketinden hasar dosyasına ilişkin belge suretleri, Konya Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ……./…….. soruşturma, ……../…….. K. sayılı dosyasına ilişkin ilgili belge suretleri getirtilmiş, SGK tarafından davacılara yapılan bir ödeme olup olmadığı ve rücuya esas teşkil edip etmediği araştırılmış, makine bilirkişisinden …./…./……… tarihli kusur raporu ve tazminat bilirkişisinden …./…./…….. tarihli tazminat raporu alınmış, alınan raporun yeterli görülmemesi üzere başka bir tazminat bilirkişisinden …./…./…….. tarihli tazminat raporu alınmıştır. Bu durumda, Mahkememizce tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbirini toplamadığından veya gösterilen delillerin hiçbirini değerlendirmediğinden söz edilemez.

6100 s. HMK'nin 353. maddesinde, bölge adliye mahkemesinin dosyayı ilk derece mahkemesine geri gönderme sebepleri tadadi olarak değil, tahdidi olarak sayılmıştır. Kanun'da sayılan geri gönderme sebepleri arasında "delillerin eksik toplanması" yoktur. Ayrıca, özellikle 6100 s. HMK'nin 353, 354 ve 373. maddeleri ele alındığında da, delillerin eksik toplandığı gerekçesi ile dosyanın geri çevrilmesine ilişkin Konya BAM 3. HD'nin kararın yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.

6100 s. HMK'nin 353/1-b-3 maddesine göre, Bölge Adliye Mahkemesi "Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilir.”6100 s. HMK'nin 354. maddesine göre, "(1) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince inceleme, davanın özelliğine göre heyetçe veya görevlendirilecek bir üye tarafından yapılır.(2) İnceleme sırasında gereken hâllerde başka bir bölge adliye mahkemesi veya ilk derece mahkemesi istinabe edilebilir."

Yine 6100 s. HMK'nin 357/3. maddesine göre de, "İlk derece mahkemesinde usulüne uygun olarak gösterildiği halde incelenmeden reddedilen veya mücbir sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan deliller bölge adliye mahkemesince incelenebilir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.

Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde de, varsa eksik delillerin bölge adliye mahkemesince toplanması, yeniden rapor alınması gerekiyorsa ilgili BAM Hukuk Dairesi tarafından alınması gerektiği anlaşılmaktadır.

Yargıtay 11. HD.nin …/…./….. gün ve ……./…….. E. ……../………K. sayılı emsal içtihadına göre de, "Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın, öncelikle, kararda belirtildiği üzere kanunda öngörülen “kesinlik” koşullarını haiz olup olmadığı incelenmelidir. İncelemenin, yine anılan kanun maddesindeki tanımıyla “yerindelik” denetimi niteliğinde yapılması gerektiği, yerindeliğin ise bölge adliye mahkemesinin kararına atfettiği mahiyet ve bu mahiyete bağlı öngörülen kesinlikten bağımsız olarak, bunların varlığı için kanunda yer verilen objektif nitelikteki neden ve koşulların bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi ile mümkün olabileceği kuşkusuzdur. Esasen, ilk derece mahkemelerinin “kesin” olduğundan bahisle vermiş olduğu kararlar bakımından bölge adliye mahkemelerine anılan 346. madde ile verilen yerindelik denetimi yapma yetkisinin, 366. madde hükmü göz ardı edilerek, bölge adliye mahkemelerinin kesin olduğuna hükmettiği kararlar bakımından temyiz inceleme mercii olarak öngörülen Yargıtay’a tanınmadığından bahsetmek mümkün değildir. Keza, anılan 366. maddenin öngördüğü üzere, işin niteliğine uygun biçimde ve kıyasen uygulanması gereken 346. maddenin, bu gibi durumlarda bölge adliye mahkemesinin esasa yönelik bir kararı bulunmadığından bahisle, Yargıtay incelemesi sırasında hiç nazara alınamayacağı gibi bir görüşün savunulması da mümkün görünmemektedir.

Bu bağlamda temyize konu karar ile ilişkili usul hükümleri gözden geçirilmelidir. 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesinde bölge adliye mahkemelerince duruşma yapılmadan verilecek kararlar sayılmış olup, 353/l-a-6. maddesinde ilk derece mahkemesince, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, esasa ilişkin inceleme yapılmaksızın kararın kaldırılmasına kesin olarak karar  verileceği düzenlenmiştir. Anılan bu düzenleme ile bölge adliye mahkemesinin dosyayı ilk derece mahkemesine geri gönderme sebepleri, buna bağlı olarak bu yönde ve kesin nitelikli bir karar verilebilmesinin koşulları sayılmış olup öngörülen sebepler arasında, mahkemece belirtildiğinin aksine, “delillerin eksik toplanmasına” yahut “inceleme yetersizliğine” yer verilmemiştir.

Öte yandan HMK’nın 353/1-a-6 maddesinin, eksik delil toplanması veya delilin eksik incelenmesi halinde ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın esas hakkında inceleme yapılmaksızın mahalline iadesini mümkün kıldığı şeklinde yorumlanması halinde, HMK’nın 371/1-ç bendine göre karara etki eden yargılama eksikliğinin bulunduğu durumlarda adli yargı teşkilatı içinde sadece Yargıtay’a tanınan eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı bozma yetkisine eşdeğer bir yetkinin bölge adliye mahkemesine de tanındığı sonucuna varılacaktır ki, herhalde, bu sonuca katılmak mümkün değildir.

Diğer bir yandan, HMK’nın 353/1-b-3 maddesinde, bölge adliye mahkemelerince, kendilerine intikal eden ilk derece mahkemesi kararları bakımından, duruşma yapılmaksızın giderilebilecek nitelikte yargılama eksikliklerinin saptanması halinde, bu eksikliklerin tamamlanmasını müteakip yeniden esas hakkında karar vermeleri gerektiği öngörülmüş olup mezkur hükmün bölge adliye mahkemelerine “sadece duruşma açılmaksızın tamamlanacak nitelikte bir yargılama eksikliğinin bulunması haline münhasır olarak” eksikliğin ikmali ile yeniden esas hakkında hüküm kurma yetkisi tanındığı, duruşma açılmaksızın tamamlanamayacak eksiklikler bulunduğunu saptaması halinde, işin esasını incelemeksizin bunların ikmali bakımından dava dosyasını behemahal ilk derece mahkemesine geri göndermesi gerektiği biçiminde yorumlanması söz konusu değildir. Aynı kanunun 356. maddesi hükmü gereğince duruşma açılmasının asıl olduğunun öngörülmüş olması gözetildiğinde, ön incelemede saptanan eksikliklerin duruşma açılarak ikmalinden yahut ön incelemede nazara alınmamakla birlikte duruşma açıldıktan sonra saptanan yargılama eksikliklerinin ikmalinden sonra yeniden esas hakkında bir karar verilmesi gerektiği izahtan vareste ve kanun sistematiğinin gereğidir. Kaldı ki, HMK’nın 357/3. maddesi hükmünde de, ilk derece mahkemesinde usulüne uygun olarak gösterildiği hâlde incelenmeden reddedilen delillerin dahi bölge adliye mahkemesince incelenebileceği düzenlenmiştir.

Şu halde yukarda yazılı kanun hükümleri ve yapılan açıklamalar doğrultusunda, eldeki davada ilk derece mahkemesince tarafların gösterdikleri delillerin hiç toplanmadığından veya hiç değerlendirilmediğinden bahsedilemeyecek olup, dava dosyasının esası incelenmeksizin ilk derece mahkemesine geri gönderilmesinin kanunda öngörülen gerektirici sebepleri bulunmamaktadır. Bu nedenle, her ne kadar kararın mahiyeti bu şekilde takdim edilmişse de,  BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARARIN USULİ ANLAMDA BİR GERİ GÖNDERME KARARI NİTELİĞİNDE BULUNMADIĞI açıktır. Hal böyle olunca, buna bağlı olarak BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARARIN KESİN OLDUĞUNDAN DA SÖZ EDİLEMEZ."

Yargıtay 2. HD.nin …/…./….. gün ve ……./…… E. ……/……….K. sayılı emsal içtihadına göre ise, "HMK 353/l-a-6. maddesinde ise, ilk derece mahkemesince, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, esasa ilişkin inceleme yapılmadan kararın kaldırılmasına kesin olarak karar verileceği düzenlenmiştir. İşbu dosyada, ilk derece mahkemesince tarafların gösterdikleri deliller toplanmış, tanıkların beyanları alınmış, tarafların boşanmalarına ilişkin Bakırköy 7. Aile Mahkemesinin ………/……… esas ………/…….. karar sayılı kesinleşmiş ilam getirtilerek incelenmiştir. Bu durumda ilk derece mahkemesince, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbirinin toplanmamış veya gösterilen delillerin hiç değerlendirilmemiş olmasından söz edilemez. Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353. maddesinde, bölge adliye mahkemesinin dosyayı ilk derece mahkemesine geri gönderme sebepleri tadadi olarak değil tahdidi olarak sayılmıştır. Kanun'da sayılan geri gönderme sebepleri arasında "delillerin eksik toplanması" bulunmamaktadır. "delillerin hiç birinin toplanmaması ve gösterilen delillerin hiç değerlendirilmemesi" vardır. O halde kanundaki düzenleme karşısında bölge adliye mahkemesince delillerin eksik toplanması sebebiyle  dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan bölge adliye mahkemesince verilen kararın temyizinin mümkün olduğu sonucuna varılmıştır.

Az yukarıda da açıklandığı üzere ilk derece mahkemesince tarafların gösterdikleri deliller toplandığından Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/l-a-6. maddesi uyarınca eksik hususların ikmali için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, eksik delillerin toplanması konusunda özellikle HMK’nın 353, 354 ve 373. maddeleri ele alındığında da, kanundaki düzenleme karşısında bölge adliye mahkemesince verilen kararın yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Bu maddelere bakacak olursak;HMK 353/l-b-3 maddesinde; "Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilir”HMK 354. maddesinde “(1) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince inceleme, davanın özelliğine göre heyetçe veya görevlendirilecek bir üye tarafından yapılır.(2) İnceleme sırasında gereken hâllerde başka bir bölge adliye mahkemesi veya ilk derece mahkemesi istinabe edilebilir.

Yine HMK'nun 357/3. maddesinde "İlk derece mahkemesinde usulüne uygun olarak gösterildiği halde incelenmeden reddedilen veya mücbir sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan deliller bölge adliye mahkemesince incelenebilir.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.

Yukarıda belirtilen hükümler değerlendirildiğinde de, eksik delillerin bölge adliye mahkemesince toplanması gerektiği anlaşılmaktadır."Delillerin toplanmasındaki eksiklikler gerekçe gösterilerek İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasından sonra İlk Derece Mahkemesinin vereceği karar GÖREVSİZ BİR MAHKEMENİN VERECEĞİ KARARLA EŞDEĞERDİR. Burada artık GÖREV BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ HUKUK DAİRESİ'NİNDİR.

Sonuç olarak; Konya BAM 3. HD'nin …./…./…… gün ve ……./…… E. ……../……….. K. sayılı geri çevirme kararındaki gerekçelerin 6100 s. HMK'nin 353/1-a-6. maddesine uygun olmadığı, bu davada yeniden rapor alma hususunun Konya BAM 3. HD'ye ait bir görev olduğu, usul ve yasaya uygun olmayan Konya BAM 3. HD. geri çevirme kararının (Yargıtay 11. HD.nin …./…../……. gün ve ……./…….E. ……./…….. K. ve Yargıtay 2. HD'nin 2017/5594 E. ………/……….. K. sayılı emsal içtihatlarında da belirtildiği üzere) kesin karar olarak kabul edilemeyeceği, Mahkememizin geri çevirme kararı gereğince yeniden rapor alınmasının ve alınacak rapora göre karar verilmesinin, görevsiz bir mahkemenin yapacağı işlemle eş değer olduğu, Konya BAM 3. HD. tarafından da gerekirse tazminat raporu alınarak veya talimat yoluyla alınması sağlanarak ve İKİNCİL YARGILAMA mantığına ve sistemine uygun olarak  gerekli kararın verilmesinin gerektiği, Mahkememizce önceki kararın aynen verilip, dosyanın istinaf talebi halinde Konya BAM 3. HD'ye yeniden gönderilmesi kanaatinde olduğumdan, Konya BAM 3. HD'nin geri çevirme kararına uygun olarak hüküm fıkrasında yazıldığı şekilde yeni ve farklı karar verilmesi yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne muhalifim. …../…../……

Başkan