Memuriyet Atamasına İlişkin Yürütmenin Durdurulması Kararı


T.C.

ANKARA

11. İDARE MAHKEMESİ

 ESAS NO : ………/………

 

YÜRÜTMENİN DURDURULMASINI

İSTEYEN (DAVACI)           : A……. Ö……

VEKİLİ                                   : AV. NAZMİYE KUTLUĞ GÖMCELİ (E-Tebligat Adreslidir)  

KARŞI TARAF (DAVALI)  : Ö…… S….. VE Y…… M…….BAŞKANLIĞI /ANKARA

VEKİLİ                                   : AV. O…… C…. B……. - Aynı Yerde

 

İSTEMİN ÖZETİ                  : Davacı tarafından, 2016/1 KPSS tercih kılavuzunda değişiklik yapılmasından ötürü tercih yapamadığı, bu değişikliklerin Danıştay Onikinci Dairesi'nce iptal edilmesi nedeniyle kendisine yeniden tercih hakkı verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun ÖSYM tarafından 19.09.2019 tarih ve E.26040 sayılı yazı ile reddine ilişkin işlemin; haksız ve hukuka aykırı olduğu, Danıştay'da dava açanlara tercih hakkı verilirken kendisine verilmediği ileri sürülerek iptali ve yürütmenin durdurulması istenilmektedir.

 

SAVUNMA ÖZETİ  : Usule ilişkin olarak davanın süresinde açılmadığı, esasa ilişkin olarak da; dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu, Danıştay Onikinci Dairesi'nin mezkur kararının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca bozulma ihtimali olduğu belirtilerek davanın ve yürütmenin reddi gerektiği savunulmaktadır.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Ankara 11. İdare Mahkemesi'nce, davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde görülmeyerek yürütmenin durdurulması istemi hakkında gereği görüşüldü:

Dava;  davacı tarafından, 2016/1 KPSS tercih kılavuzunda değişiklik yapılmasından ötürü tercih yapamadığı, bu değişikliklerin Danıştay Onikinci Dairesi'nce iptal edilmesi nedeniyle kendisine yeniden tercih hakkı verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun ÖSYM tarafından 19.09.2019 tarih ve E.26040 sayılı yazı ile reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.

Anayasa’nın 10. maddesinde de; “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep  ve  benzeri  sebeplerle ayırım  gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” denilmektedir.

İdare hukuku alanında eşitlik ilkesinin uygulanması kamu hizmeti kavramı ile birlikte aktarılmaktadır. Buna göre eşitlik kamu hizmetinin genel ilkelerinden biridir. Bu çerçevede idare, kamu hizmetini dilediğine sunmakta özgür olmadığı gibi, eşit durumda bulunanlara eşit, farklı konumda bulunanlara da farklı biçimde sunmak zorundadır. Ayrıca kamu hizmetinin tarafsızlığı ilkesi, "ayrımcılık yapmama" yükümlülüğünü de içinde barındırmaktadır.

 Anayasanın; kamu hizmetlerine girme hakkının düzenlendiği 70. maddesinde de; "Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiç bir ayırım gözetilemez. " hükmü yer almaktadır.

Anayasanın yukarıda yer verilen hükümlerinden de anlaşılacağı üzere, aynı meslek diplomasına sahip olan herkes, kamu hizmetine girmede eşittir. Ortaöğretim ya da önlisans düzeyinde aynı mesleki eğitimi alan kişilerden bazılarının daha sonra lisans düzeyinde eğitim almış olmalarının, mesleki eğitimini aldıkları kamu hizmetine girmelerine engel kabul edilmesi eşitlik ilkesine aykırı olacaktır. 

Dosyanın incelenmesinden; K…… S…… Ü……. F…..F…….. K……. Bölümünden ……….. yılında mezun olan davacı tarafından, ………… yılı KPSS başvuru kılavuzunda en üst öğretim düzeyinden sınava girmek kaydıyla, önlisans bölümünden mezun olanlara tanınan ve tercih kılavuzunda belirli bölümlerde belirtilen adayların ihraz etmiş oldukları unvanlara ilişkin kadrolara atanma imkanı verilmesi üzerine …………..yılında kazandığı S……. Ü……… S…… H……… M…… Y……… İ….. ve A……Y……. bölümünden ……….. yılında mezun olduğu, ancak Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) 2016/1 Tercih Kılavuzunda üst öğrenim mezunu iken kendi düzeyinden sınava giren adayların, alt öğrenim kadrolarından tercih yapabilmesine izin veren ibareye verilmemesi nedeniyle, mezun olduğu önlisans bölümü kadrolarına başvuru yapamadığı, bu kılavuz hükmünün iptali istemiyle başka kişiler tarafından Danıştay'a dava açıldığı ve bu hususun iptal edildiğinden bahisle kendisine yeniden tercih hakkı verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun ÖSYM tarafından 19.09.2019 tarih ve E.26040 sayılı yazı ile reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Olayda; söz konusu Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) 2016/1 Tercih Kılavuzunda üst öğrenim mezunu iken kendi düzeyinden sınava giren adayların, alt öğrenim kadrolarından tercih yapabilmesine izin veren ibareye verilmemesi nedeniyle açılan davalarda iptal kararları verildiği, bu iptal kararı verilen kişilere tercih hakkı tanındığı, davacının da kılavuz hükümleri uyarınca tercih yapamadığı için tercih hakkı verilmesini istediği, davalı idare tarafından ise Danıştay Onikinci Dairesi'nin 27.06.2013 tarih ve E:2009/5045, K:2013/5796 sayılı kararının, alt öğrenim düzeyinden tercihe izin vermeyen kılavuz hükmünü iptal etmesinin akabinde 2014 yılı KPSS başvuru kılavuzuna alt öğrenim düzeyinden tercihe izin veren hükmün konulduğu, ancak anılan Daire kararının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 23.11.2015 tarih ve E:2013/4362, K:2015/4294 sayılı kararı ile bozulması üzerine, 2016 başvuru kılavuzundan alt öğrenim düzeyinden tercihe izin verileceği hükmünün yer almadığı, her ne kadar bu kılavuz hükmünün iptali istemiyle  Danıştay'a dava açıldığı ve bu hususun iptal edildiği ileri sürülebilirse de, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca bozulabileceği belirtilerek cevap verildiği görülmektedir.

Bakılan davada; davacının anılan Kılavuz hükmünün iptali istemiyle …./…./……. tarihinde dava açtığı, ancak dava dilekçesinin usulüne uygun olmadığı gerekçesiyle reddedildiği, davacının iradesinin kılavuz hükmünün iptal edilerek tercih yapma hakkının verilmesi yönünde olduğu, anılan kılavuz hükmünün Danıştay Onikinci Dairesinin E:2016/6599, E:2016/9519, E:2016/5949 esasına kayden açılan birçok davada iptal edildiği, dolayısıyla aynı sebepten mağdur olan davacıya da eşitlik ilkesinin gereği olarak tercih hakkının verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Bu durumda; dava dosyasındaki bilgi ve belgelerle anılan yargı kararlarının birlikte değerlendirilmesinden, Anayasal bir hak olan eşitlik ilkesinin gereği olarak alt öğrenim düzeyinden davacıya tercih hakkı verilmesi gerektiği anlaşıldığından, dava konusu tercih hakkı verilmemesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Ayrıca, davalı idare tarafından Danıştay Onikinci Dairesinin 27.06.2013 tarih ve E:2009/5045, K:2013/5796 sayılı kararının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 23.11.2015 tarihli ve E:2013/4362, K:2015/4294  sayılı kararı ile bozulması üzerine, hem önlisans hem de lisans mezuniyeti olan kimselere, lisans düzeyinden sınava girmek kaydıyla alacağı puan ile önlisans kadrolarına başvuru yapabilme imkanının tanındığı düzenlemeye, KPSS 2016/1 Tercih Kılavuzunda yer verilmemesine ilişkin işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülmüş ise de, bahsedilen davanın konusunun; lisans mezunu olduğu halde 2008 yılında ortaöğretim mezunları için yapılan KPSS'ye katılarak başarılı olan ve sağlık teknisyeni olarak göreve başlayan bir kişinin, lisans mezunu olduğunun anlaşılması üzerine sözleşmesinin feshedilmesine ilişkin işlem ile bu işlemin dayanağı olan, lisans mezunlarının önlisans ve ortaöğretim düzeyinde yapılan KPSS'ye giremeyeceğine ilişkin Başvuru Kılavuzu hükmünün iptali isteminden ibaret olduğu göz önüne alındığında, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı gerekçesinin, mezun olduğu en üst öğretim düzeyinden sınava girerek puan alan adayların, mezun olduğu alt öğrenim düzey(ler)indeki kadrolara başvuru yapmasına engel teşkil eder bir niteliğinin bulunmadığı açıktır.

Öte yandan, dava konusu işlemin davacının çalışma hayatına başlamasını engelleyecek nitelikte olması nedeniyle uygulanması halinde telafisi güç ve imkansız zararların oluşacağı da açıktır.

Açıklanan nedenlerle, hukuka aykırılığı açık ve uygulanması halinde telafisi  güç zararlara yol açabilecek  nitelikte olan  dava konusu  işlemin  2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca teminat aranmaksızın dava sonuna kadar yürütülmesinin  durdurulmasına, kararın tebliği tarihini izleyen günden itibaren 7 (yedi) gün içinde Ankara Bölge İdare Mahkemesine itiraz yolu açık olmak üzere, …../…../……… tarihinde oybirliğiyle  karar verildi.

 

Başkan                                                                     Üye                                                    Üye

 S…….. G………                                                İ……… K…….                                   A…….. Y……