Menfi Tespit ve İstidat Davasına İlişkin Mahalli Mahkeme ve Yargıtay İlamı


YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR

T.C.

KONYA

2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO              : ……../……..

KARAR NO          : ……./……..

 

BAŞKAN              : B….. E…..

ÜYE                      : Z…..  H…..

ÜYE                        : İ…… Ü….. 

KATİP                    : M….D….. 

DAVACI               : M…… Ö…..- TCKN:………

VEKİLİ                   : Av. A…..Ö…….. - Kürden Mah. Meram Yeni Yol Cad. No: 254 Meram/KONYA

DAVALI                : H……H…..Ö…… - TCKN:……………..

DAVA                    : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)

DAVA TARİHİ     : …./…./……..

KARAR TARİHİ   : …./…./……..

                Davacı taraf vekilinin davalı taraf aleyhine açtığı işbu dava Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin ……../…….. Esas sırasına kaydedilmekle ve adı geçen mahkemenin faaliyetinin durdurulması nedeniyle dava dosyası mahkememizin ………/…….. Esas sırasına aktarılmakla/kaydedilmekle, mahkememizce yapılan aleni/açık yargılama sonunda;

                HEYETİMİZCE GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

                Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin S…….. A……….. ülkesinde o ülkenin mevzuatına göre arap bir vatandaşın kefaletinde bakliyat ticareti ile uğraşan tacir bir kimse olduğunu, 1992 yılında davalının da yardımı ile o dönem için kefil olan arap vatandaşının himayesi ile müvekkilinin A………..'da çalışmaya gittiğini ve işlerini geliştirdiğini, davalının yardımı ile kefillik veren N…….Şirketinin sahibi olan A……. İ…… E.. Ğ……. isimli şahsa müvekkilinin 1998-1999 yıllarında verdiği boş imzalı ve üzerinde arapça ve ingilizce yazılar olan antetli ve müvekkilinin fotoğrafı yapışık boş imzalı kağıdı davalının ele geçirerek davalının boş kağıdı bonoya dönüştürerek ve …/…./…..tanzim, …/…/…… vade tarihi, …………. USD bedel ve kendisini lehtar göstererek bono vasfı kazandırdığı sahte belgeye dayalı olarak …………… TL asıl alacak, ………… TL %0,3 komisyon ve asıl alacağa takipten itibaren uygulanacak avans faizi üzerinden Konya 2.İcra Müdürlüğünün ……../……. Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibine giriştiğini oysa bononun düzenlenme tarihi olan …/…/……… tarihinde müvekkilinin yerleşim yerinin bonoda geçen K……adresi olmadığını, aslında bonoda geçen şekli ile öyle bir adres dahi olmadığını, bu adresteki binanın yapı ruhsatının 2012 yılında alındığını, müvekkilinin bu adrese resmi olarak bono tanzim tarihinden sonraki bir tarih olan …/…/…… tarihinde taşındığını, bu haliyle bononun sonradan düzenlenmiş bir bono olduğunu ve bononun boş bir kağıttan türetme bono olduğunu gösterdiğini, zaten bonoda yapıştırılı fotoğrafın hemen yanında boş bırakılmış matbu tarih olduğunu ve tarihin yıl bölümünün 19 olarak yazılı olduğunu, bunun da belgenin 1900 lü yıllarda düzenlendiğini oysa bononun 2000 yıllara ait 2009 tanzim yılını gösterdiğini, bu belgenin 1998-1999 yılında müvekkilince imzalandığını ve davalının sonradan ele geçirerek belgeyi bonoya dönüştürdüğünü gösterdiğini, davalının cezai soruşturma sırasındaki ifadelerinde de bu konuları tam olarak izah edemediğini, bononun üst kısmında yazılı olan taraflar arasındaki alacak-borç tasfiyesi ile ilgili hususların olduğu kısımda müvekkilinin herhangi bir imzasının olmadığını, normal koşullarda o kısımda da müvekkilinin imzasının olması gerektiğini bunun da boş kağıdı sonradan bonoya dönüştürüldüğünü gösterdiğini, bonoda tanzim yeri gözükmediğini, müvekkiline ait sahte Konya adresinin gösterildiğini oysa davalının ifadesinde bonoyu S….. A……ülkesinin M….. şehrinde düzenlediklerini beyan ettiğini, bu beyanının davalıyı bağladığını, bonoda tanzim yeri olmaması noktasına varılması gerektiğini ve tanzim yeri olmayan bononun hukuken geçerli olmadığını, davalının ifadelerinde bononun keşide yeri ile ilgili bilgileri ta'lil ettiğini, ta'lilde bulunan davalının ta'lilini yazılı deliller ile ispat etmesi gerektiğini, davalı hakkında sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından şikayetçi olduklarını Konya Cumhuriyet Başsavcılığının ……../………Sor. sayılı dosyasındaki soruşturma sonunda Konya 3.Ağır Ceza Mahkemesinin ……./……. Esas sayılı dosyası üzerinden dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından kamu davası açıldığını, davanın derdest olduğundan bahisle müvekkilinin takip ve dava konusu bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine ve bononun iptaline ve ayrıca davalının takip miktarının %20 si oranında az olmamak üzere haksız takip tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.

                Davalı yasal süresi içerisinde cevap dilekçesi vermemiştir.

                Davalı vekili yasal cevap süresinden sonra verdiği dilekçeleri ve duruşmalardaki sözlü beyanları ile davacının müvekkiline karşı Konya 1.İcra Hukuk Mahkemesinin ……/…….Esas sayılı dosyası üzerinden açtığı takip konusu bononun kambiyo senedi vasfında olmadığına ilişkin davasının reddine karar verildiğini, verilen kararın Yargıtayca onandığını, davacının iddialarını yazılı belgelerle ispatlaması gerektiğini, davacının borçtan kurtulmak için mal kaçırmaya başladığını, Konya 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin ……./…… Esas sayılı dosyası üzerinden tasarrufun iptali davası açmak durumunda kaldıklarını, müvekkilinin Konya 3.Ağır Ceza Mahkemesinin ……./…..Esas sayılı dosyası üzerinden sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından delil yetersizliğinden beraatına karar verildiğini, bononun ta'lil edilmediğini, ceza mahkemesi kararının kesinleşmesinin beklenilmesi gerektiğini, yine davacının müvekkiline karşı Konya 4.İcra Hukuk Mahkemesinin ……./……. Esas sayılı dosyası üzerinden HMK 209.maddesine dayalı olarak icra takibinin durdurulması yönünde açtığı davanın kabulüne karar verildiğini ancak kararın Yargıtayca bozulduğunu, bozma üzerine ……./……. Esas sırasına kaydedilen dava sonunda davanın reddine karar verildiğini ve kararın yargılama sırasında kesinleştiğini, hatta icra takibinin devamı yönündeki taleplerinin icra müdürlüğünce reddedilmesi üzerine Konya 4.İcra Hukuk Mahkemesinin ……../……. Esas sayılı dosyası üzerinden şikayetlerinin kabulüne karar verildiğinden ve ayrıca herhangi bir şekilde bononun müvekkili tarafından ta'lil edilmediğinden bahisle yasal dayanaktan yoksun ve yazılı deliller ile ispatlanamayan davanın reddine ve davacının asıl alacağa %20 si oranından az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.

                İşbu dava; icra takibine konu bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespitine yönelik menfi tespit davasıdır.

                Mahkememizce; Konya 2.İcra Müdürlüğünün ……./……. Esas sayılı dosyası, dava konusu bono aslı, Konya 3.Ağır Ceza Mahkemesinin ……./…… Esas sayılı dosyası, Konya 4.İcra Hukuk Mahkemesinin ……../……. Esas (bozma üzerine ……../…….. Esas) sayılı dosyası, davalının polisteki ifadesi, davalının ceza mahkemesindeki ifadesi, davalının ceza mahkemesine verdiği savunma dilekçesi, davalının sunduğu faturalar ve ihracat belgelerinin örnekleri, bonodaki adresin …/…/……. tarihinde adres bilgi sistemine işlendiğine ilişkin Konya Belediyesi yazısı, davacının bonodaki adrese …/…/……. tarihinde taşındığına ilişkin Nüfus Müdürlüğü yazısı, bonoda yazan adresteki binanın yapı ruhsatlarının 2010 yılı ve sonrasına ait olduğuna ilişkin Selçuklu Belediyesi yazısı, S……A……. menşeili kimi kişilerin davacı veya davalı lehine beyanlarını içerir dilekçe şeklinde kaleme alınmış veya notere beyan edilmiş beyanlarını içerir beyanları ve bunların Türkçe tercümeleri, taraf vekillerinin verdikleri dilekçeler ile eklerindeki örnek nitelikteki Yargıtay içtihatları ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.

                Her ne kadar davalı vekili iş bu davaya bakmaya mahkememizin görevsiz olup Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu bildirmiş ise de bono TTK da düzenlenmiş olup taraflar arasında temel ilişkinin varlığı da çekişmeli olduğundan bono ile ilgili mutlak ticari dava niteliğindeki iş bu davaya bakmaya mahkememiz görevli olduğundan davalı vekilinin dava şartı olan görev itirazına mahkememizce itibar edilmemiş olup …/…/…… tarihli duruşmada dava şartlarının mevcut olduğuna davacı vekilinin huzuru ile karar verilerek işin esasının incelenmesine geçilmiştir.

                Davacı M…… Ö…… …/…/…….. tarihli duruşmadaki imzalı beyanı ile aynen; "Bana göstermiş olduğunuz dava konusu …/…/…….. tanzim …/…/……. vade tarihli …………….. USD bedelli bonodaki imza benimdir. İmzamı inkar etmem ancak borcu inkar ederim çünkü davalı Hasan Hüseyin Özkan ile aramızda hiç bir akdi ve ticari ilişki vs. söz konusu değildir sadece 30 - 35 yıldır mahalleden komşuyuz ve arkadaşız. Eli dara düştüğü zaman kendisine maddi yönden zaman zaman yardımlarım olmuş ve yakın zamana kadar süre gelmiştir. Son dönemde benden yine para istedi, daha açık bir söyleşiyle benden para sızdırmaya ve söğüşlemeye çalıştı bende bu niyetini anlayınca bu talebini reddettim bunun üzerine benim arkadaşlarıma elinde imzalı kağıdım olduğunu beni zora sokacağını arkadaşlarıma söylemiş. Halbuki ben kendisine her hangi bir kağıt veya belge vermedim. Bana göstermiş olduğunuz dava konusu bonoyu 1992 - 2004 yılları arasında S…….A……….' da çalışarak ve ticaret yaparak bulunduğum dönemde benim S……..A……….' da ticaret yapabilmem için bir arabın bana kefil olması daha sonrası devletine karşı sorumluluk üstlenmesi ve benim oturma ruhsatı alabilmem için ileride başına birşey gelmesi halinde teminat olmak üzere hatırladığım kadarıyla 1999 yılında veya bir kaç yıl sonra bana kefil olan A…… İ…… A..-G……. isimli kişiye antetli A4 kağıda boş bir şekilde imza atarak verdim. Her nasıl olmuşsa bu boş kağıt davalının eline geçmiş ve davalı boş imzalı kağıdı bonoya dönüştürerek icra takibine konu etmiştir. sözünü ettiğim A……. ile davalı H…… Ö….gayri resmi ortaktırlar. Hatta davalı ve kardeşi M…… E….. Ö…… sözü geçen A……….' ın A……….' daki gayri resmi ortaklarıdır. Tüm işler A………. üzerinden yürüyor ise de gerçekte üçü ortaktır. Benim çalıştığım 12 yıl boyunca adı geçenler ortak faaliyet gösterdiler ve ben 12 yıl boyunca onların işinde işçi olarak çalıştım" şeklinde beyanda bulunmuştur.

                Davacı vekili de …/…/……. tarihli duruşmadaki imzalı beyanı ile aynen; "Davalı tarafın süresinden sonra delil bildirmesine ve sunmasına rızamız yoktur. Ancak bono nakden düzenlenmiş olup davalı vekili mal gönderiminden ve satımından söz etmektedir. Bu durum bononun ta'lili anlamına gelir. İspat yükü davalıya geçmiştir. Davalı mal sattığını ispatlamalıdır. Müvekkilim her hangi bir mal vs. almış değildir. Davalı taraf ceza dosyasına ve işbu hukuk dosyasına kasten gelmemiştir. …/…/……. tarihinde yapılacak cebri satışı gerçekleştirebilmek için duruşmalara gelmemektedir. Bu nedenle icra takibinin tamamen teminatsız durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ediyoruz" şeklinde beyanda bulunmuştur.

                Davalı vekili de …/…/…… tarihli duruşmadaki imzalı beyanları ile aynen; "Sunduğumuz belgeler müvekkilimin davacıya kefil olan A…………' a veya diğer kefillerine gönderilen mallar nedeniyle dava konusu bono düzenlenmiştir. Zaten bononun üst kısmındaki açıklamada bunu teyit etmektedir. Bononun ta'lili söz konusu değildir. İspat yükü davacıdadır. Takipten sonra tedbirle takip durdurulamaz tedbir talebi reddedilsin, davanın reddine karar verilsin" şeklinde beyanda bulunmuştur.

                Davacının resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından dolayı yaptığı şikayet nedeni ile K………S…… i……… Ş………T…….. Polis Merkezi Amirliği polislerince şüpheli olarak ifadesi alınan davalı H……H……Ö…… …/…/……. tarihli ifadesinde aynen; “Şikayetçi ile 25 yılı aşkın bir tanışıklığım vardır. 1986 yılında S….. A……. a gittim ve ticaret ile uğraşmak için bir takım yasal zeminler oluşturulduktan sonra S….. A…..lı bir kişi ile gayri resmi iş ortağı olduk. Şikayetçi M……. Ö…… 1992 yılında S…… A……. da çalışıp iş yapabilmesi için S….. A…….. bir kişiden vize (sponsor) temin ederek M…….Ö…….'i S…… A……….'a götürdük. Ve yanımızda işçi olarak çalışmaya başladı. 2004 yılında yaşanan ekonomik sıkıntıdan dolayı ayrıldık. O başka bir Arap ile ben başka bir Arap ile iş yapmaya devam ettik. 2005 yılında tekrar M……. ilinde ortak olarak iş yapmaya başladık. Ortaklık S…..A…….. da gayri resmidir. Resmi ortaklık kanunları kabul etmez. 2005 yılından 2009 yılına kadar birlikte çalışmaya devam ettik. 2009 yılı sonlarında ortaklık şartlarını M…….Ö……. ihlal etmeye başladı. Ben ne yapabileceğimizi sordum. Bunun üzerine evraka konu olan senedi hazırlayarak S…… A…….. M……. kentinde tanzim edilerek imzaladık. O tarihte Türkiye de geçerli olan bonoyu bulamayacağımız için bilene sorup soruşturduk ve herhangi bir kağıdı kendi aramızda senet hazırlayabileceğimiz ve parmak da basılması şartı ile geçerli olacağına dair bilgiler aldıktan sonra eski çalıştığımız yere ait antetli beyaz boş kağıda bono senedi tanzim edilerek M……. Ö……. tarafından imzalandı ve parmak basıldı. Sahte senet aslı söz konusu değildir. Senedi M…….Ö….. ile birlikte tanzim edilerek hazırlanmıştır. Senet karşılığı mal gönderilmiş ortaklıktan doğan alacaklarımızı da kapsamaktadır. Gönderdiğimiz malların ve ortaklıktan doğan alacaklarımızı bugüne kadar istememize rağmen vermedi. İyi niyetli olmadığını görünce imzalamış olduğu senedi işleme koymak zorunda kaldım. Sahtecilik suçlamasını kabul etmem icraya koydurttuğum senette şikayetçinin parmak izi mevcuttur. Evrak boş olarak verilmemiştir. Bizzat yazılı olarak birlikte tanzim edilmiştir. Şikayetçi boş evrakı S…... A…….. kefil A……. İ…….. E… G…….. ye vermediğine dair gerekirse S…… A………..'da ikamet eden A…….. İ……. E.. G………'nin Konsolosluk aracılığı ile tanık olarak ifadesinin alınmasını isterim. Suçlamaları kabul etmiyorum uzlaşma talebim ancak senet bedeli olan paramı ödemesi halinde uzlaşırım aksi halde uzlaşma talebim yoktur.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

                Konya 3.Ağır Ceza Mahkemesinin ………./……. Esas sayılı dosyası üzerinden davalı hakkında savunmasının alınmasına yönelik yakalama emri çıkarılması üzerine Hatay ilinde yakalanan davalı H…… H…… Ö…… Hatay 2.Ağır Ceza Mahkemesinin ………/……. D.İş evrakı üzerinden verdiği …/…/…….. tarihli savunma içerir beyanında aynen; "Müşteki M……. Ö…….'i A……….. çalıştığımız bir şirkete 1992 yılında biz götürmüştük.  2004 yılına kadar bizde şoför olarak  çalıştı. Daha sonra 2004 yılında bu şirkette sıkıntı olunca. A………… kefillik usulü sürdüğünden ben E….. B….. isimli şahısa, M……. Ö…….'te H…… M….. H……. isimli şahısa kefaletimizi aldık. 2005 yılında M……… bize ait olan dükkanı M…..Ö….'e verdik. Ortak olarak çalışmaya başladık. 2009 yılına geldiğimizde hesaplarda, gönderdiğimiz malların ödemelerinde ve ortaklıktan doğan alacaklarımızda sıkıntılar olmaya başladı, hesaplar görülmemeye başladı. Bu arada umreye gelmiş senet bono düzenlemekten anlayan ismini bilmediğim bir arkadaşa eski şirkete ait A4 başlıklı bir kağıt üzerinde sözleşme ve bono hazırladık. Bu yazılar bilgisayar üzerinde hazırlanmıştır, imza M…….. Ö…….'e aittir, parmakta basmıştır, parmak izi de M…… Ö…….'e aittir. Daha sonra 2013 yılı sonuna kadar malları göndermeye devam ettik. Hac mevsimi bittiğinde ödeme yapması için aradık,  yine hesap görülemediği ve bize bazı güçlükler çıkardığı için bizde daha önce hazırlamış olduğumuz sözleşme ve bonoyu işleme koyduk. Ben bu hususta daha önce Konya 3 Ağır Ceza Mahkemesine yazılı ifade  göndermiştim, yazılı ifademide aynen teyit ediyorum. Söyleyeceklerim bundan ibarettir. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum." şeklinde beyanda bulunmuştur.

                Davalı H…… H…… Ö…… …/…/…….. tarihli duruşmadaki imzalı beyanı ile aynen; "Ben 1985 yılından beri S……… A……….. yaşamaktayım. Halen işçi statüsündeyim. Ancak ticaretle de uğraşmaktayım. Gıda maddelerini A……….' a T………' den ihraç ederim. Yıllardır da bu işi yapmaktayım. 1992 yılında davacı M…….. Ö…… A………….' a geldi ve benim perde arkasında olduğum ancak resmi işlerini arapların yürütttüğü N……….. şirketinin bünyesinde işe başladı. İşe başlatmamızın nedeni benim küçük kardeşimle davacının arkadaş olması nedeniyledir. A………'a işçi olarak gelmesini sağlayan da benim. Davacı 1992 yılından 2004 yılına kadar 12 yıl aralıksız şirketimizin araçlarının şoförlüğünü yapmak, getir götür işlerini yapmak gibi işlerini yaparak ve ayrıca son dönemde mal satışı da yaparak şirketin mallarını satmaya da başladı. Ancak A………… ile İ……. arasındaki kimi sorunlar nedeniyle 2004 yılında N…………… şirketimizin işleri bozulmaya başladı. Hem ben hem de davacı M…… Ö…… A………… bizlere A………… da çalışabilmemiz için bizlere kefalet veren kefillerimizi değiştirdik ki kefillerimiz N……….. şirketinin sahipleriydi. N………… şirketi ekonomik yönden çöküntüye uğradı ve işleri bozuldu. 2004 yılında  ben bir şahıstan davacı da bir başka şahıstan yeniden kefalet aldık ve A…………' da yaşamaya devam ettik. Hatta davacıya Diyanet' e N………… zamanında mal sattığımızı ve bu fırsatı değerlendirebileceğimizi hatta 2004 den önceki son 3  sezon davacının M………' de N……….. şubesini çalıştırması nedeniyle tecrübesinin olduğunu bize kefil olan şirketler üzerinden yeni dönemde ortak iş yapabileceğimizi söyledim. O da kabul etti. Yarı yarıya ortak olacak şekilde K…….' daki eşim A……..Ö……..  adına olan H……….. H…………. Ltd Şti üzerinden tekrar gıda maddesi ticaretine başladık. Eşimin şirketi üzerinden gönderdiği mallar bizlere kefil olan H…… M….. H…….. ve A……. M……… B……… adına A………..'a K………' dan gönderildi. Davacı da M………' de gelen malları müşteri çevremize satmaya başladı. Ancak bir kısım paraların K…….' daki şirkete dönüşü olmayınca K…….' daki şirket zora girdi. Konuyu davacıya uyararak hatırlattım.  Kendisine aramızdaki ihraca konu malların meblağının milyon dolarlık işler olduğunu, yaklaşık ………………….. USD  miktarında yaklaşık alacağım olduğunu, bu nedenle bir belge vermesini istedim. Vadeyi de uzun tutarak dava konusu bono orada bulunan şimdi ismini hatırlamadığım ve kim olduğunu da yine hatırlayamadığım ancak alacak verecek işlerinden anlayan hac veya umreye gelen bir Türk bu sohbetimiz sırasında dava konusu bonoyu düzenleyerek davacı M……… Ö………' de imzalayarak bana verdi. Bonodaki imza davacınındır. Tanımadığım ve dava konusu bonoyu yazdıran kişi bu bonoyu M…….' deki şubemiz olan dükkanda oradaki bilgisayarla yazdırdı ve davacıya imzalattırdı. Bono yazıldığında ve imzalandığında üçümüzden başka bir kimse yoktu. Dava konusu bononun yazıldığı kağıt N………. şirketinden kalma bir kağıttır. N………… şirketinin M……. şubesi ile imzanın atıldığı bizim ortak olduğumuz şube farklı adreslerdedir. Sözün özü N………. şirketi kapanınca şube ile ve bina ile benim ve davacının ilgisi kalmadı. Ancak içindeki kimi evrak ve belgeler elimizde kaldığından basılı kağıda bilgisayardan sözleşme ve bono içerikli belge yazdırıldı. Dava konusu bonodaki fotoğrafın kim tarafından ne zaman ve nasıl yapıştırıldığını veya zımbalandığını hatırlamıyorum. A………' da fotoğraf ve parmak izi gibi ciddi uygulamalar olduğundan belki ben bono imzalandıktan sonra bende bulunan davacıya ait bir fotoğrafı bonoya zımbalamış olabilirim emin değilim. Bonoda geçen adres bono yazılırken davacının kendi beyan ettiği adrestir. Bu adresi bana değil davacıya sorun. Davacının bono düzenlendiğinde K……...' daki eş ve çocuklarının yaşadığı adresi bilmiyorum. Ancak evini ev olarak biliyorum.   Adresini bilemem.   Davacı K……..' da bulunan eşimin şirketinin ihraç ettiği gıda maddelerinin parasını uzun süre ödemeyince bonoyu işleme sokmak zorunda kaldım.  Bu senedi 2009 yılının 11. Ayında yazdırıp imzalandığını hatırlıyorum. Sözün özü bono 2009 yılının Kasım ayında düzenlendi ve imzalandı. Meblağın yüksek olması ve ileride ince hesabın görülmesinin gerekmesi,  bir yandan da  ihraç ve alım satım işlerine devam ediyor olmamız nedeniyle vadeyi yaklaşık 3 yıl sonraya ilişkin belirledik. Aramızda düzenlenen bonodan sonra aramızdaki ticari ilişki ve ortakçılık devam etti ve 2012 yılının hatırladığım kadarıyla hac mevsiminden sonra ve muhtemelen 2012 yılının 10 ve 11. aylarında aramızdaki tüm  ilişkiyi sonlandırdık ve paramız ödenmeyince icra takibine giriştik. Kanaatim o ki icraya koyduğumuz miktar ilişkimizin bittiği tarihteki gerçek alacağımdan daha düşüktür. Yani daha fazla alacağım vardır kanısındayım. Sattığımız malların kaydını kuydunu davacı tutmaktadır. Biz K…………şirketimiz üzerinden fatura ve ihracat belgelerini düzenleriz. Şirketimizin düzenlediği fatura ve belgelerde alıcı S……… yukarıda sözünü ettiğim H……. ve B…….' dir. Yanımızdaki Türk belge düzenlenmesi konusunda konuşurken basılı kağıda da belge düzenlenebileceğini belirtti. Boş kağıt olmadığından antetli boş kağıda bono düzenlendi ve davacı imzaladı. A………. mevzuatında da böyle olduğunu bono düzenlenebileceğini duymuştum. Açığa atılmış imzanın belgeye dönüştürülmesi söz konusu değildir.  Ayrıca bononun üst kısmındaki açıklama ve belge şeklindeki hususları yanımızdaki Türk o şekilde yazdığı için ve en alt tarafta davacı imzası olduğundan benim buna diyecek bir şeyim yok. K……… şirketimizin ihracat yaptığımız H……. ve B…….' ye yönelmesi söz konusu olamaz aksi halde adamlar ben ve davacıdan olan kefaletlerini çekerler. Kaldı ki  hesap davacı ile aramızdaki hesaptır dedi.

                Davalı H……. H…… Ö…….' ın .../…/…….. tarihli S…… Ş…….. T…….. Polis Merkezi Amirliğindeki saat …:…. ifadeli, polis ifadesi okundu. Soruldu: bana göstermiş olduğunuz ifade tutanağındaki imza bana aittir. Polisteki ifadelerimin tamamını noktasına kadar tekrar ederim. Ekleyeceğim tek husus olayın ayrıntısı yukarıda anlattığım gibidir. İfadem ile polisteki beyanım özdeş aynıdır. Siz daha geniş ifade aldınız. Davacı tarafın kefili olan E…G……..' ye boş kağıt imzalayıp vermesi söz konusu olamaz. A………….' da boş kağıt veya senet gibi bir belgeyi kefiller asla istemez. A………. yamuk yaptığın zaman anında sizi ülke dışına attırır. Bu nedenle dava konusu bono orijinal oluşturulmuş ve ondan sonra imzalanıp parmak basılmış bir bonodur . Açığa atılan  bir imzanın suistimali söz konusu değildir. dedi

                Davalının Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki …/.../……. tarihli savunması okundu soruldu: o ifademi de tekrar ederim yukarıda yanlış anlaşıldı. H….. ve B….. davacının 2004 yılından sonraki kefilleridir. Benim kefilim ise E….. B…..' dir. Yukarıdaki beyanlarımı buna göre düzeltirim. K……' dan gönderdiğimiz mallar davacının kefili olan H……. ve B…… ye gönderilmiştir. Beyanım bu şekilde anlaşılsın. Yukarıda 2012 diye yanlış ifade ettim doğrusu 2012 yılının sonuna doğru ticaretimiz azaldı 2013 yılında da birkaç parti mal satışı sonucu aramızdaki ilişki 2013 yılında sona erdi. Beyanım bu şekilde anlaşılsın. Savunmamdaki sair beyanlarımı aynen tekrar ederim. Dedi.

                Davalının duruşma başından beri alınan tüm ifadeleri ve kısmi düzeltme beyanları yeniden okundu soruldu: düzeltme beyanlarım kapsamında yukarıdaki  beyanlarımı aynen tekrar ederim." şeklinde beyanda bulunmuştur.

                Taraf vekilleri …./…/…….. tarihli duruşmadaki imzalı beyanları ile aynen; "İcradan gelen yazı açık değil ise de bir kısım paralar ihalenin feshi davasına konudur. İşbu menfi tespit davasında istirdada karar verilmesi düşünülür ise bunun miktarının ……………. TL olduğu konusunda aramızda çekişme yoktur." şeklinde beyanda bulunmuşlardır.

                Dosya kapsamı ile ……………….. USD bedelli bononun icra takibine konu edilmesi ve ………….. TL lik cebri ödemede bulunulması nedeni ile ödenen kısmın …………… USD ye isabet etmesi nedeni ile eldeki davanın ……………. USD sinin menfi tespit, kalan …………… USD ye isabet eden …………… TL sinin istirdat davası olduğu konusunda tereddüt/çekişme yoktur.

                Eldeki davada bononun açığa atılmış imzanın suistimali suretiyle oluşturulup oluşturulmadığı ve bu nedenle bononun sahtecilik ürünü olup olmadığı ve ayrıca bononun bedel ve adres hanelerinin davalı tarafından ta'lil edilip edilmediği hususları çekişmelidir.

                Davacı, 1990 lı yıllarda S……… A……….'da çalışırken çalışmaya başlamazdan önce kendisine kefil olan şirkete teminat maksatlı boş bir kağıda imza atıp verdiğini, sonradan imzalı boş kağıdı ele geçiren davalının açığa atılmış imzayı suistimal ederek imzalı boş kağıdı dava konusu bonoya dönüştürdüğünü iddia etmektedir. Davalı ise bononun gerçek bir borcun ürünü olduğunu, bononun antetli bir kağıda yazılmasının hukuken bonoya bir zarar vermeyeceğini savunmaktadır.

                Ayrıca davacı, davalının bono metnini ta'lil ettiğini (bonoda yazanları yalanlar beyanlarda ve savunmalarda bulunduğunu) ve ta'lil ettiği hususları davalının ispat etmesi gerektiğini iddia etmektedir. Davalı ise bono metnini ta'lil etmediklerini, bono metnini ta'lil etmiş olsalar bile bononun üst kısmında yazılı olan hususların ve ayrıca sundukları faturaların ve gümrük ve ihracat belgelerinin alacaklı olduklarını gösterdiğini savunmaktadır.

                Bononun bedel hanesindeki nakden veya malen kaydı lehtar tarafından yalanlanırsa bu husus mahkemece talep olmasa bile re'sen nazara alınır. Dava konusu bono A4 kağıdına yazılı üst kısımlarında Arapça yazılar olan, alt kısmında ise Arapça ve ingilizce yazılar olan ve muhtemelen 1900 lü yıllarda (.../.../19... şeklinde tarih bölümü olan) bastırılmış matbu bir şirket kağıdına yazılmış bir bonodur.

                Bononun (A4 kağıdın) üst kısmında "H……. H………. Ö……… ile M…… Ö……. aralarında yaptıkları borç alacak ilişkisinin tasfiyesi neticesinde, aşağıda imzası ve parmak izi, yukarıda fotoğrafı bulunan M…….. Ö……..'in H…… H……... Ö……'a ……………… Amerikan Doları borçlu olduğu anlaşılmış ve bu borcun …/…/…….. tarihinde ödenmesi kararlaştırılarak, buna dair bono senedi tanzim edilmiştir. …/…/……….." yazılı olup bu kısımda herhangi bir imza veya parmak izi yoktur.

                Bono senedi başlıklı kısımda ise (kağıdın alt kısmında ise) her yönden yasal şekil şartlarını taşıyan bono gözükmekte olup, bononun borçlusu davacı M…… Ö………., lehtarı/alacaklısı davalı H……. H…… Ö……, düzenleme tarihi …/…/…….., vade tarihi …/…/………, bedeli ………. USD, ihdas nedeni nakdendir. Bononun (A4 kağıdın) sol alt tarafında davacı M…….. Ö…….'e ait imza ve parmak izi vardır.

                Bononun üst kısmındaki açıklama ve bono antetli kağıttaki çerçeve içindeki boşluğa yazılmış olup kağıdın sol üst tarafında davacının fotoğrafı yapışıktır. Bononun alt tarafındaki birbirine bitişik imza ve parmak izi dışında başkaca bir imza ve parmak izi yoktur. İmza ve parmak izinin davacının eli ürünü olduğu konusunda bir çekişme de yoktur.

                Bononun ihdas nedeni bölümünde "nakden" kelimesi yazılıdır. Böyle bir kelime yazılması alacaklının borçluya ödünç para verip karşılığında bonoyu aldığını gösterir. Davalı tüm beyan ve ifadelerinde ve ceza mahkemesine verdiği savunma dilekçesinde davacıya ödünç para verdiğinden söz etmemektedir. Mal satışı ve ortaklık ilişkisinden kaynaklanan alacaklardan söz ederek ödünç para alacağından değil satım ve ortaklık ilişkisinden kaynaklanan alacaklardan dolayı bonoyu aldığını beyan etmek suretiyle bono metnindeki nakden kaydını ta'lil etmiştir. Davalı, bono metnini ta'lil ettiğinden davacıya mal verdiğini ve ayrıca ortaklık olduğunu ve ortaklıktan dolayı alacaklı olduğunu ispatlamalıdır.

                A4 kağıdın üst kısmındaki açıklamalarda taraflar arasındaki borç alacak ilişkisi tasfiyesinden söz edilmiş olup kağıdın alt tarafındaki bononun bu nedenle düzenlendiği yazılıdır. Kağıdın üst kısmındaki kısımlarla kağıdın alt kısmındaki bononun arasında ciddi bir boşluk vardır ve bu açıklamanın altında davacının herhangi bir imzası yoktur. Bu haliyle bono ve açıklama birbirinden bağımsız görünmektedir. Kaldı ki kağıdın üst kısmındaki bu açıklamada taraflar arasındaki borç alacak ilişkisinin tasfiyesinden söz etmektedir. Borç alacak ilişkisinin ne olduğu ve özellikle davalının davacıya mal verdiği veya aralarında ortaklık ilişkisinin olduğu hususları yazılı değildir. Taraflar arasındaki borç alacak ilişkisi bono metninde geçtiği gibi nakdi bir ilişki dahi olabilir. Bu nedenlerle borç alacak ilişkisinin bono ile uyumlu olduğunun kabulü halinde davalının ta'lil ettiği bononun aksini ispat edemediğinin kabulü gerekir.

                Davalının sunduğu kimi şirketlere veya kişilere ait Arapça beyanlar ve bunların Türkçe tercümeleri taraflar arasındaki ilişkide delil değeri olacak belgeler değildir. Davanın niteliği gereği davada tanık dinlenemez. Tarafların sunduğu kimi dilekçe ve beyanlar tanık beyanı cümlesinden olup o beyanlara hukuken itibar edilmesi mümkün olmadığından mahkememizce o beyanlara delil değeri verilmemiştir. Zaten tanık dinlenmesi ile ilgili talepler mahkememizce reddedilmiştir.

                Davalının sunduğu mal satışına ilişkin faturalar, gümrük ve ihracat belgeleri dahi taraflarla ve özellikle davacı M……. Ö……. ile ilgisi olmayan ve davacının imzasını taşımayan belgeler olup bu belgeler davalının K……. 'daki ortağı olduğu şirketin, S……. A…….. ülkesindeki şirketler veya Arap kişilerle ilgili olup, davacının o Arap şirketleri veya kişilerle hukuki anlamda bir ilgisi ve bağı olmadığından ve üçüncü kişilerle ilgili fatura ve ihracat belgeleri davacıyı bağlamayacağından davalının sunduğu fatura ve ihracat belgelerine itibar edilmemiştir.

                Davalının bono metnini ta'lil etmesi ve mal veya ortaklık ilişkisi nedeniyle davacıdan olan alacağını yazılı bir belge ile sunamadığından davalı vekiline dayandığı yemin delili hatırlatılmış olup davalı vekili kendisine verilen kesin süreye rağmen yemin deliline dayanmadığından davalının yemin delilinden vazgeçmiş sayılması gerekmiş olup davalının bedel ile ilgili bono hanesine ilişkin ta'lilini ispatlayamadığı anlaşılmıştır. Bonodaki borçlu adresinin ta'lil edilip edilmediğini artık tartışmaya gerek yoktur. Bononun ihdas nedeninin ta'lili halinde bu hususu mahkemeler re'sen nazara alacağından ve davacı vekili de bono metninin ta'lil edildiğini iddia ettiğinden ve davalı ta'lilini ispatlayamadığından dava konusu bonodan dolayı davacının, davalıya bir borcunun olmadığının ve bu nedenle davacının davasının kabulünün gerektiği anlaşılmıştır.

                Davalı vekili, her ne kadar delil yetersizliğinden beraat kararına konu Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin ……../……. Esas sayılı dosyasının Yargıtaydan dönüşünün ve kararın kesinleşmesinin beklenilmesini talep etmiş ise de mahkememizin bono metninin ta'lil edildiği yönündeki hukuki gerekçesi karşısında ceza dava dosyasındaki verilecek beraat veya mahkumiyet kararının veyahut bir başka kararının mahkememizin kabul ettiği ta'lil hukuki müessesesine bir etkisi olmayacağından ceza davasında verilen veya verilecek kararların dava dosyamıza bir etkisi olmadığı anlaşıldığından ceza dava dosyasının kesinleşmesini beklemeye gerek görülmemiştir. Kaldı ki ileride beraat kararının bozulması ve mahkumiyet halinde mahkememizin hukuki yorumu cezai yönden de pekişmiş olacaktır.

                Menfi tespit davası sırasında kısmi veya tam ödeme halinde ödenen kısım kendiliğinden istirdat davasına dönüşür. Yukarıda belirtildiği gibi davacının davalıya cebri icra tehdidi altında ………….. TL ödediği çekişmesizdir. Bu miktarın karşılığı ……………. USD dir. Bononun ……………… USD lik kısmından dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine …………… USD karşılığına isabet eden ………………. TL nin davalıdan istirdadına karar verilmesi gerekmiştir.

                Her ne kadar davacı vekili istirdada konu kısma ödeme tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmasını talep etmiş ise de;

                6098 Sayılı TBK nun borçlunun temerrüdünün koşulları başlıklı 117. maddesi; "(1)Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. (2)Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır." hükmünü amir olduğundan, 2. fıkra gereğince sebepsiz zenginleşen davalının mahkememizin kabul ettiği ta'lil hukuki müessesesi karşısında iyi niyetli olduğunun kabulü gerektiğinden davacının faiz talebinin reddine ve istirdada konu kısmın faizsiz olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerekmiştir.

                Mahkememizin kabul ettiği ta'lil hukuki müessesesi karşısında icra takibine girişmiş olan davalının icra takibinde haksız olduğu anlaşılmış ise de davalının kötü niyetli sayılamayacağı anlaşıldığından ve kötü niyetli olmayan alacaklı aleyhine haksız takip tazminatına hükmedilemeyeceğinden davacının haksız takip tazminatı talebinin bu şekilde yasal koşullar oluşmadığından reddine karar vermek gerekmiş olup davacının davasının esas yönünden kabulüne ilişkin aşağıdaki hükmün kurulması gerekmiştir.

                HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklanan nedenlerle;

                DAVANIN KABULÜ İLE; Konya 2. İcra Müdürlüğünün ………/…….. Esas sayılı dosyasında icra takibine konu edilen borçlusu davacı M……. Ö……, lehtarı davalı H…… H…… Ö…… olan …/…/…… tanzim, …/…/…….. vade tarihli …………… USD bedelli bononun ……………….. USD lik kısmından davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve bononun iptaline.

                İşbu icra takibi nedeniyle ödenmiş olan ……………. TL nin faizsiz olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine (istirdadına).

                Davacının haksız takip tazminatı ile ilgili talebinin ise yasal koşullar oluşmadığından reddine.

                Alınması gereken …………….. TL karar ve ilam harcına karşılık peşin alınan ……………..TL harcın mahsubu ile bakiye ………………. TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına.

                Yargılama giderinden ayrı olarak davacının peşinen karşıladığı ……….. TL başvuru harcı,  ……………… TL peşin karar ve ilam harcı, …………. TL tedbir talebi harcı ile ………. TL vekaletnâme suret harcı olmak üzere toplam …………….. TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine.

                Davacının yaptığı  TL taraf davetiye gideri, ……………TL yazı posta gideri ve ………TL vekaletname pulu gideri olmak üzere toplam ………… TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine.

                Davalının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına.

                Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktara göre takdir ve hesaplanmış olan …………….. TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine.

                İşbu hükümden sonra gerekli olan ……….. TL karar tebliğ giderinin davacı tarafından karşılanmasına ve hükümden sonraki bu masrafların davalıdan alınarak davacıya verilmesine.

                HMK nun 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde tarafların sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra varsa tarafların yatırdığı avanslardan artanının talep halinde taraflara iadesine.

                Karar kesinleştiğinde dosyamız arasındaki bir kısmı fotokopi olan icra dosyasının iadesine.

                İşbu gerekçeli kararın …/…/……… tarihinde yazıldığına.

                Dair 6217 S.K. ile 6100 Sayılı HMK na eklenen geçici 3. maddesi gereğince henüz bölge adliye mahkemeleri göreve başlamadığından ve bu nedenle mülga 1086 Sayılı HUMK nun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağından; gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren onbeş gün içinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere yapılan duruşma sonunda Üye İbrahim Ünal'ın muhalefeti ve oyçokluğuyla verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.

…./…/…….

Başkan

Üye

Üye

 (Muhalif)

Katip

 

                MUHALEFET GEREKÇESİ:

                Davacı olan borçlu vekili açtığı işbu davasında müvekkiline ait imzanın bir başka belgeden aktarılmak suretiyle bono ihdas edildiğini, davalı yönünden sahtecilik ve resmi belgede sahtecilik isnadlı açtığı davasında;

                Konya 3.Ağır ceza Mahkemesinin ……./……. E,  ……../………  Karar sayılı dosyasında yapılan ceza yargılamasında davalı alacaklının BERAATİNE karar verilmiştir.

                Yine Konya İcra Hukuk Mahkemesince yapılan imza incelemesinde bono üzerindeki imzanın davacı borçluya ait olduğu Yargıtay denetimden geçerek kesinleşmiş, bizim bu davamızda davacı tarafından bono üzerindeki imzaya itiraz olmamıştır.

                Her ne kadar çoğunlukça davaya konu bonodaki ihdas sebebinin ta'lil edildiğine ilişkin olarak ispat yükümlülüğünün davalı alacaklı tarafa geçtiğine dayalı işlem yapılarak karar verilmiş ise de;

                Bono metni üzerindeki ve bono ile aynı tarihte keşide edilen  "H………. H……. Ö…….. ile M…….. Ö……. aralarında yaptıkları borç alacak ilişkisinin tasfiyesi neticesinde, aşağıda imzası ve parmak izi, yukarıda fotoğrafı bulunan M…… Ö……..'in H…….. H……….. Ö…….'a ………. Amerikan Doları borçlu olduğu anlaşılmış ve bu borcun …/…/…….tarihinde ödenmesi kararlaştırılarak, buna dair bono senedi tanzim edilmiştir. …/…/………." şeklindeki metin gereğince taraflar arasında alacak borç tasfiyesi sonucunda çıkan bedelin bono ile nakden ödeme taahhüdü altına girildiğinden ortada ta'lil bulunmamaktadır.

                Taraflar bonoda yazılı olan bedelin altındaki iradelerini belirtmişlerdir. Her ne kadar çoğunluk bu metin altında imzanın bulunmadığını kabul etmiş ise de bu metinle birlikte aynı kağıtta bulunan ve imzanın aktarılma iddiasına rağmen bono metnindeki yazılı "NAKDEN" ibaresine değer verilmiş olması da kendi içersinde çelişki meydana getirmektedir.

                Davalının beyanları bono metninde nakten ibaresini ta'lil etmemekte bilakis bono üzerinde alacak-borç tasfiyesini teyit etmektedir. Bir an için bu kabul edilse bile davacının …/…/……. tarihli beyanıyla "Bana göstermiş olduğunuz dava konusu bonoyu 1992 - 2004 yılları arasında S…….A…….' da çalışarak ve ticaret yaparak bulunduğum dönemde benim S……. A……..' da ticaret yapabilmem için bir Arabın bana kefil olması daha sonrası devletine karşı sorumluluk üstlenmesi ve benim oturma ruhsatı alabilmem için ileride başına birşey gelmesi halinde teminat olmak üzere hatırladığım kadarıyla 1999 yılında veya bir kaç yıl sonra bana kefil olan A………. İ…….. A…-G……… isimli kişiye antetli A4 kağıda boş bir şekilde imza atarak verdim." şeklindeki beyanıyla bilakis kendisi TEMİNAT  iddiası ile ta'lil etmiştir.

                Hülasa davada ispat yükümlülüğünün yer değiştirmediğinden davacının sahtecilik ve resmi belgede sahtecilik iddiasına yönelik Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen beraat kararına konu dosyanın neticesi/kesinleşmesi beklenmeli,

                Yine davacının imzasının bir başka belgeden alınarak bono altına monte edilmesine yani HAMURLAMA yapılıp yapılmadığına yönelik Adli Tıp Kurumundan rapor alınması,

                Gerektiğinden çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

 

…/…/…..

İ……Ü…….

Üye(Muhalif)

                     T.C.

                YARGITAY                                                                                          TÜRK MİLLETİ ADINA

      19. HUKUK DAİRESİ                                                                                      YARGITAY KARARI

 

ESAS NO              : 2017/3378

KARAR NO          : 2018/4590       

 

                                                        TEMYİZ İNCELEMESİ YAPILAN KARARIN

MAHKEMESİ      : Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi

TARİHİ                  : …./…./…..

NUMARASI        : ……../………-………./………..

DAVACISI            : M……… Ö……… vek. Av.  A….Ö……….

DAVALISI            : H……. H……. Ö…… vek. Av. A….G……….

 

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonucunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. F….. Ö…….. ile davalı vekili Av. A…..G…….. gelmiş olduğundan duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-KARAR-

Davacı vekili, davacının A………….’da ticaret yapmak için dava dışı bir şahsa ibraname olarak verdiği boş imzalı kağıdı davalının ele geçirdiğini ve bonoya dönüştürdüğünü, bu bono ile de müvekkili hakkında takibe giriştiğini, davalının sahteciliği ile ilgili cezai kovuşturma açıldığını iddia ederek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, bononun iptaline ve % 20 oranında kötü niyetli takip tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, satım ve ortaklık ilişkisi nedeniyle dava konusu bononun müvekkiline verildiğini savunarak davanın reddi ile % 20 oranında tazminat istemiştir.

Mahkemece, davalının beyan ve savunmalarında dava konusu bononun satım ve ortaklık ilişkisi nedeniyle kendisine verildiğini savunarak bonodaki nakden kaydını talil ettiği, bu sebeple davacıya mal verdiğini, ayrıca ortaklık olduğunu ve bu ortaklıktan dolayı davacıdan alacaklı olduğunu ispatlaması gerektiği, davalının savunmasını tanık beyanları ile ispat edemeyeceği, davalının sunduğu faturaların ise davacı ile ilgili olmadığı, davalının yemin deliline dayanmadığı, davalı her ne kadar ceza kovuşturmasında beraat etmiş ve mahkemece verilen bu karar Yargıtay incelemesinde olup kesinleşmemiş ise de, bu kararın mahkemece kabul edilen talil durumunda ispat yükünün davalıda olacağı yönündeki kabulüne etki etmeyeceği, bu sebeple hükmün kesinleşmesinin beklenilmesine gerek olmadığı, açıklanan bu değerlendirmeler bağlamında davacının davalıya dava konusu bonodan dolayı borçlu olmadığının anlaşıldığı, bu bono nedeniyle davacının davalıya …………. USD karşılığı ………… TL ödemede bulunduğu, davalının takip başlatmakta kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının icra takibine konu …………………. USD’lik bononun ……………….. USD’lik kısmından borçlu olmadığının tespitine ve bononun iptaline, iş bu icra takibi nedeniyle ödenmiş olan ………………… TL’nin faizsiz olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının tazminat talebinin reddine oy çokluğu ile karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdiren …………………….TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,  aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına,  …/…/…….. gününde oyçokluğuyla karar verildi.

 

Başkan

M. B…….. S………

Üye

A. Y……….

(M)

Üye

N. Ü…….

Üye

S. K………..

Üye

D. İ. T…………

(M)

 

TL ( Dvl )

……………..   O.H.

  …………..   P.H.

…………………0   Kalan

Karşılaştırıldı.                                                                                                                            

T.G

L.H.O

                                                  - MUHALEFET   ŞERHİ-

Dava bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.

Dava konusu senette davacı keşideci, davalı ise lehtar durumundadır.

            HMK 200/1 maddesi uyarınca, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devir, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve ifası maçıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ……….. ………. lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması lazımdır.

           Ne var ki, belge kambiyo senedi mahiyetinde ise senet alacaklısı lehtarın ihdas nedenini talil etmesi halinde ispat yükünün yer değiştirip lehtara geçeceği pek tabiidir.

           Ancak, iki tarafın da ihdas nedenini talil etmesi halinde ise ispat yükünün yer değiştirmeyeceği istikrar kazanmış Yargıtay uygulamalarındandır.

           Somut uyuşmazlığa konu bono metnine bakıldığında, ihdas hanesinde “nakden” ibaresinin yer aldığı görülmektedir.

           Davalı, sattığı mal ve ortaklık alacağına mahsuben senedi aldığını beyan ederken, davacı, dava dışı kişiye teminat amaçlı verildiğini ve sair yerlerin sonradan doldurulduğunu iddia etmektedir.

           İhdas nedeninde “nakden” ibaresi yer almakla, her iki tarafın da talilde bulunduğu görülmektedir.

           Çift taraflı talil halinde ispat yükü yer değiştirmeyeceğinden, ispat yükünün halen davacı üzerinde olduğu gözetilerek uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulması gerektiği kanaatiyle onama yönünde tezahür eden sayın çoğunluk görüşüne iştirak etmiyoruz.

 

                    Üye                                                                                    Üye

           A…….. Y…………                                                                D. İ…….. T…………